3.8K 299 36
                                    

Hiç içmedim ama görünce canım çekti *-*

"Şimdi de hazırladığınız kek harcını kalıba döküp ayarladığınız fırına verin. Yarım saat sonra keki alıp servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!"

Talimatlara uyarak yaptığım keki fırına koyduğumda yüzümde büyük bir gülümseme vardı. Bazen çok akıllı olabiliyordum.

Bazen ama... İnsanın kendini bilmesi güzel şey doğrusu.

Kek pişerken ben de üzerime ince, su yeşili gömlek elbisemi giyip saçlarımı da dağınık topuz yaptıktan sonra mutfağa koştum. Kekin kabardığını görünce sevinçle yerimde zıpladıktan sonra bid saklama kabına keki koyup evden çıktım.

İki gün önce öğrendiğim bilgiyle beraber dün tekrardan Fahriye teyzelere gitmiş Gökçe'yle vakit geçirmiştim.

Tabi laf arasında da Anıl'ın bugün izin günü olduğunu öğrenip küçük ama etkili bir plan yapmıştım.

Çok etkili!

Erkeklerin kalbi midesinden geçer derdi Halime ablam ve ben de bunun üzerinde ilerleyerek dünden beri bilmem kaç kez kek yapmış, evi pastaneye çevirmiştim.

Bazısı yapışık, bazısı şekersiz, bazısı acı olmuştu ama bence bu en iyisi olmuştu. Tatmasam da öyle olduğuna inanıyordum çünkü tadarsam şekli bozulurdu.

Estetik önemlidir.

Önce Hatice teyzeye uğrayıp onu da alarak Fahriye teyzelerin evinin yolunu tutmuştum. Hatice teyze de kekimden yesin istiyordum sonuçta kaç defa bana yemek getirmitşi.

"Kızım uğraşmasaydın keşke biz sana karşılıklı olsun diye yemek getirmedik ya!"

"Aman Hatice teyze! Ben de onun için yapmadım ya, kekimden yiyin istiyorum. Teşekkür mahiyetinde düşün."

"Peki, öyle olsun bakalım."

Elimde kek kabı Fahriye teyzelerin kapısının ziline basarken kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Anıl'ı görmek için yaptıklarıma artık kendim bile şaşırmıyordum doğrusu.

Kapıda bir dakika falan beklemiştik kapı açıldı. Gözlerim bir çift yeşil gözle birleşince heyecandan kek kalbını düşürmemek için kabı sımsıkı tuttum.

Anıl şaşkınca bana ve yanımda ki Hatice teyzeye kısa bir bakış attıktan sonra kapıdan çekilip Gökçe'ye seslenmişti. Sonra da bana tekrardan bakmadan odasına gitmitşi.

Ben ise gözlerimi bir saniye bile ondan çekmemiş hatta yanımıza gelen Gökçe'yi bile fark etmemiştim.

"Işıl abla? İçeri geçmeyecek misin?"

"Ha! Ay pardon dalmışım, geçiyorum."

Umarım abisinin ardından baktığımı düşünmemiştir diye içimden dualar ederek salona girdim. Kek kabını da Gökçe'ye verdim.

"Kızım zahmet etmişsin ama daha yeni geldin zaten."

"Aşk olsun Fahriye teyzecim, hiç olur mu? Hem sizin o kadar yemeğinizi yedim, siz benim bir kekimi yemişsiniz çok mu?"

Fahriye teyze gülümserken ben de çaktırmamaya çalışarak Anıl niye gelmiyor onu çözmeye çalışıyordum. Tabi elinde tabaklarla gelen Gökçek'yi görünce tavana bakıyormuş gibi yapmaya başlamıştım.

Önüme konan tabağa bakıp tereddüt ederek bir ısırık alsam da çok güzel olduğunu fark edip diğerlerine baktım. Kimse de yüzünü ekşitmediğine göre kek güzel olmuştu.

Lavanta ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin