10°

3.5K 264 46
                                    

Şunun tatlılığına bakın yaaaa! Allah'ım yanaklara bak, benden çok yiyenler de varmış nsnsksks

Beynimin en yakın zamanda mantıklı bir hücreye sahip olması gerekiyordu. Bu böyle giderse ben davranışlarımı kontorl edemeyecek ve daha fazla kendimi aşan tepkiler sergileyecektim.

Tabi bu sadece içimde verilmiş, umrusanmayan bir karar olarak kalmıştı. Uygulamaya geçmem gerekiyordu ama ben buna hiç istekli değildim. Açıkçası, ayağıma gelen fırsatları görmezden gelebilecek bir yapıya sahip miydim?

Muhtemelen, hayır.

Aynadaki aksimi sevmiştim, güzel gözüküyordum. Yani, kot elbise tulumum ve beyaz t-shirt'üm ile ne kadar güzel gözükebilirsem o kadar güzeldim ama çok özenli gözüküp insanları işkillendirmek istemediğim için bu idealdi.

Saçlarımın bir kısmını kenarlardan örerek arkamda birleştirip geri kalanları olduğu gibi bırakmıştım. Ayaklarıma da beyaz babetlerimi geçirip kapıya çıktım.

Dün Gökçe'yle konuşmamızdan sonra Gökçe abisi ile konuşmuş ve onu beni de şehire bırakması için ikna etmişti. Eminim ki çok da kolay olmamıştı ama sonuç gayet güzeldi!

Anıl ile geçireceğim bir araba yolculuğu sayesinde belki de aramızda varolmayan hatta aramızda kelimesini kullanmamı gerektirmeyecek olan ilişkimizi ilerletebilirdik.

En azından öyle umuyordum ama hâlâ varolan biraz mantığım bana kahkahalarla gülüyordu.

Tamam, belki Anıl zor biriydi- baya zor yapalım şunu biz- ama yine de kimse o kadar da ulaşılmaz değildir diye düşünüyordum. İllaki kırılmaz noktasına gelecekti ama ne zaman olacağını ben de bilemiyordum.

Biraz olsun bilinmezlik iyiydi. Heyecan katıyordu ve ben onca monoton süreçten sonra bira heyecana asla hayır demezdim.

Telefonumdan saate bakıp Gökçe'nin hazır olmam için söylediği saatin geldiğini fark edip ileri baktım. Anıl kot pantolonu ve beyaz t-shirt'ü ile kapıdan çıkmış arabasına doğru gidiyordu.

Şu an çiftler gibi uyumlu giyinmemiz geleceğe dair bir işaret olabilir miydi? Lütfen, öyle olsun!

O arabasına ilerlerken ben de o tarafa doğru ilerlemeye başladım. Anıl bir kaç saniye durup olduğum yöne doğru başını çevirdiğinde heyecandan titremeye başlayan ellerimi yumruk yaptım.

Tabi o bana bakmamıştı bile ama yine de heyecan yapmama mani olamıyordum. Sonuçta kaç dakika veya saat sürecek de olsa yalnızca biz olacaktık.

Biz... Kulağa güzel geliyordu bir o kadar da imkansız gibi ama benim de amacım o imkansızlığı, mesafeyi aşmaktı.

"Gelmiyorsan ben gidiyorum, acelem var ve seni bekleyemem."

Duyduğum sesle sokağın ortasına öylece durduğumu fark edip kızaran yanaklarımı gizlemek için başımı öne eğdim. Bu adam beni salaklaştırıyordu ve ben çok tuhaf bir şekilde bu durumdan hiç şikayetçi değildim.

Sanırım deliriyordum ve Anıl delirmem karşılığında gönderilen bir avuntuydu. Güzel bir avuntu...

Lavanta ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin