Aşırı tatlılık içerir *-* ölmek... Misafirlikte de anca düz kek versinler teyzem biraz orijinallik yaa
•
"Af Allah'ım af! Kızım sabah sabah tutturdun okula gideceğiz diye de okul açık değil ki? Mimarım demedin mi sen, lisede ne işin var?"
"Sus da haydi hızlı yürü biraz!"
Gökçe'nin söylenmelerini umursamadan onu çekiştirmeye devam ettim. Onu arayıp hazır olmasını söyledikten sonra zillerine basmış kolundan tuttuğum gibi beni Anıl'ın çalıştığı okula götürmesini istemiştim.
Tabi hanımefendi söylenip duruyordu orası ayrı ama onu takacak değildim.
"İşte geldik, burası. Ne yapacaksın Allah aşkına boş okulu?"
"Orası da bana kalsın. Sen beni bekle burada ben geliyorum hemen."
Sırıtarak okula girdiğimde temizlik yapan ablalardan birini gözüme kestirip yanına gittim. Abla beni çok da umursamadan işine devam ediyordu.
"Kolay gelsin ablacım, sana bir şey sorabilir miyim?"
"Buyur kızım, ne soracaksın bana?"
Abla işini bırakıp elindeki sopaya yaslandığında gülümseyerek ona yaklaştım. Aslında bir bakıma kendim için mantıklı bir şeydi, sonuçta pinti Hasan amca çok az para veriyordu. İnsan ekmeğini de düşünecek yani.
Tek derdim ekmekti gerçekten, başka bir şey değil.
"Abla benim işe ihtiyacım var da hademe eksiğiniz var mı?"
"Valla kızım ben bilmem ki, dur hele düş sen peşime."
Abla merdivenlere doğru gittiğinde ben de peşine takılıp merakla beni nereye götürdüğüne baktım. Aslında durumum gerçekten vahimdi. O kadar yıl okuduktan sonra mesleğimi yapamıyor oluşum yani. Burada mimarlık ofisi falan yoktu pek tabi ama yine de mesleğimi yapmak isterdim.
Sağolsun babam paraya ihtiyacın mı var diyerek herhangi bir şirkete gitmemi engellemişti. Galiba bir yıldır işsiz işsiz dolanıyordum.
Abla bir kapının önünde durduğunda kapıyı açıp içeri girdi. Ben de peşinden girecektim ki Anıl'ı görüp kenara saklandım. Şimdilik planımdan haberi olmaması daha iyiydi. Abla içeri girdikten bir kaç dakika sonra çıktığında peşinden de bir adam çıkmıştı.
"İş arayan kızımız sen misin bakalım?"
"Evet."
Ayağımı yere sürterek sanki üç yaşında çocukmuş gibi durmama göz devirip kendimi düzelttiğimde adam sanki beni ölçüyormuş gibi bakıyordu.
Neydi bu herkesteki bu kızdan bir halt olmaz bakışları? Önyargılı tavrını içten içe kınadığım adam en son konuşmaya karar verdiğinde gözlerimi ona çevirdim.
"İstediğin iş öyle kolay değil, yapabilir misin ki?"
"Ya niye yapamayayım? Has ev kızıyım ben, valla evim bal dök yala. Ayrıca işim de yok, kabul ederseniz çok sevinirim gerçekten."
Yavru köpek bakışlarıyla adama bakarken adam düşünceliydi. Tamam, pek inandırıcı değildim hatta bildiğin atıyordum ama yine de bu işe ihtiyacım olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Adam bakışlarımdan sıkılmış olacak ki bana döndü.
"İyi başla bakalım işe ama şikayet gelirse çıkartırım ona göre. Burası okul normalde genç çalışan almam ama istisna olsun. Şikayet istemiyorum... Adın neydi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavanta ✓
SpiritüelBirbirine zıt iki kalp, birbiri için atabilir mi? Yaşadığı hayattan sıkılan bir kız... İnançlarına sadık bir adam... Yolları ne kadar sıradan bir şekilde kesişse de kalplerini birleştiren sevgi o sıradanlığı bozacak kadar güçlüydü. Peki o sevgi, ara...