16°

3.4K 281 42
                                    

Gördüğüm en romantik pasta jdkskksjdj bir deee Anıl için erkek model önerisi alabilirim, seçenek bile yok :')

Güzel bir haftaya uyanmıştım. Epey güzel bir haftaya hem de! Mesela bugün öğrendiğim bilgiler kapsamında Anıl'ın ilçenin Kur'an kursuna gideceğini bildiğimden ben de oraya gidiyordum.

Tamam. Belki bir bakıma onun yakasına yapışmış, yılışık, gurursuz kız tipi sergiliyordum ama onda beni çeken bir şey vardı.

Daha önce birin böyle hisler beslemediğimden midir, evden dışarı çok çıkamamamdan mıdır bilinmez onun farklı olduğunu düşünüyordum.

İlgimi çeken bir farklılık...

Hislerimin ilerleyişindeki hız beni korkutsa da ilk defa akışına bırakmak istemiştim. Ne olacaksa olsundu. İster kalbim kırılsındı ister canım yansındı ama ilk defa gerçekten özgür hissetseydim.

Bu zamana kadar çevremde kurulmuş o görünmez kafese bir darbe daha vurmak istiyordum. Anıl beni sevmeyecek olsa bile denemek istiyordum.

Aradaki imkansızlıklara rağmen hem de.

Anıl ile aramda geleceği düşündürtecek bir durum yoktu. Daha doğrusu ikimizin arasında hiçbir şey yoktu. Tabi ara sıra belki demiyor değildim. Hafif gülümsemeleri, küçük bakışları ya da başka şeyler olsun bana umut ettiriyordu.

Yani sevilmeyecek bir tip değildim sonuçta. Yeşil gözlerimiz birbirinin aynısıydı mesela. Bana göre bu bile bizim ruh ikizi olduğumu düşündürtüyordu. Birazcık kısa olabilirdim ama asla es geçemeyeceğim bir şey vardı ki.

Yemekte kimyon, kadında minyon gerçeği bildiğim en gerçek şeydi.

Kendi kendime gülüp üzerime uzun kollu, mavi sweat elbiseyi geçirip saçlarımı iki yandan ördüm. Elbise bileklerimden bir iki karış falan kısaydı. Çantama da Gökçe'den aldığım bir başörtü koymuştum.

Gökçe niye aldığımı merak etse de beğendiğimi falan söyleyip onu geçiştirmiştim. Abisinin yanına gideceğimi bilmese de olurdu. Ona olan ilgimi de tabi.

Ayağıma beyaz sporlarımı geçirip evden çıktım. Kur'an kursu nerede bilmiyordum tabi ama sora sora bulurdum.

Umarım.

Meydana inmeden önce küçük bir tabelada gördüğüm Kur'an kursu yazısıyla gülümseyip oraya saptım. Yolun ıssızlığı ürkmeme sebep olsa da gündüz olduğu için umursamadım.

Yanımdan geçen bir kaç köpekle kalbim duracak gibi olsa da bu zorlu yolculuğu atlatabilmiştim. Kursun önüne gelince bir kalabalık ile karşılaştım. Çoğunluğu erkek olan kalabalıkta gözlerim Anıl'ı arıyordu.

Bir kaç kişinin bana dönmesiyle utanıp etraf daha rahat izleyebileceğim bir yer aradım. Köşede yukarıda kalan başka bir kapı görmemle o yöne gidip merdivenlerden çıktım ve içeri bakındım. Kimse yok gibiydi.

Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdiğimde içerinin ahşap kokusuyla gözlerim kapandı. Huzur veriyordu sanki. Derin nefeslerle kokuyu içime çekip çantamda ki başörtüyü başıma örttüm. Biraz ilerleyip aşağıyı görmek için eğildiğimde bir şeylee anlatan adam ile göz göze gelip arkaya sindim.

Lavanta ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin