Şirkete gelmek ilk defa mutluluk vermiyordu çünkü bugün kocamdan ayrılmıştım. Onun da geri dönmesi gerekiyordu çünkü okuldan fazla izin alamamıştı ve brn burada kalıp babamı ikna etmeliydim. Ayırca şirket işlerini yoluna koymalıydım.
Isparta'ya taşınacaktık evlenince, benim önceden kaldığım evde kalmaya karar vermiştik. Ne kadar Gökçe ile içli dışlı olacak olsak da Gökçe ile sulh imzalamış, bize belirli günler gelmesine karar vermiştik.
Tabi karşılığında Gökçe benden de harçlık koparacaktı ama bunun yerine onu şirkette işe almaya karar vermiştim. Şirketin ana binasını Isparta'ya taşıyacaktım, İstanbul'daki de orada kalacaktı oranın işletmesini Selda'ya bırakmayı düşünüyordum. Güvenilir biriydi.
Bunları halletmek için bu aralar yoğun çalışmalıydım. Isparta'da açacağımız ana bina için çalışmalara başlamıştık. Oraya bir grup göndermiştim, yeni bina arıyorlardı. Bulduklarında gerekenleri oraya taşıyacaktık ama bundan önce babamı ikna etmenin bir yolunu bulsam iyi olacaktı.
Masadaki dosyaları gereken yerlerine koyup etrafı düzenlerken aklım Anıl'daydı. Daha dün evlenmiştik ama kavuşamadan ayrılmış gibi hissediyordum.
Kendimi şekerle kandırılan çocuktan farksız görmüyordum şu anda. Durum o kadar vahim.
Selda'ya hallettiğim dosyaları verip Isparta'ya gidecekleri ayarlamasını söyledikten sonra ağrıyan başımı da beraberimde götürerek ofisen çıktım. Arabama binip babamın yanına gitmek için yola çıktığımda karşılaşacağım tepki konusunda huzursuzdum.
İkna olmazsa onlar olmadan bir düğün yapmamız gerekecekti. Gerçi resmi nikahı erken kıyıp düğünü yaza bırakmayı düşünmüştük ama yine de bana destek olsunlar istiyordum.
Kırmızı ışıkta durduğumda gelen aramayı görüp gülümsemeye başladım. Bence kalp kalbe karşı olayı tam olarak bu oluyordu.
"Selamün aleyküm karıcığım, ne yaptın? Aklım sende kaldı."
Ben direkt kendimi sende bıraktım be Anıl, ah ah.
"Aleykümselam kocacığım, babama gidiyorum. Gerginim, ölüyorum zor anlar yaşanıyor. Ha bu arada şirketi Isparta'ya taşıma işini rayına koydum. Çoğu gitti azı kaldı."
Bir de Halime ablanın ısrarı ile artık selamlarına karşılık vermeye başlamıştım. Bilinçlendikçe içinde olduğum dine daha da ısınıyordum ve bu aralar aklımda namaza başlamak vardı. Bir kaç kez denemiştik Halime ablayla ama araya kaynayıp durmuştu.
"Stres yapmana gerek yok, o senin baban elbette mutluluğunu düşünür. Sen meraklanma."
"İnşAllah dediğin gibi olur. Ölürsem arkamdan kocasına hasret gitti desinler. Hemen ayrıldık ama ya, yazık değil mi?"
"Bir hafta sadece haftasonu buraya geliyorsun ne de olsa. Gelmeden sizinkiler ikna olsa, ona göre nikah tarihi alacağım."
"Yıldırım nikahı kıyarız canım ondan kolayı mı var. Yeter ki babam kabul etsin. Neyse ben trafikteyim şimdi sonra ararım seni."
"Allah'a emanet ol!"
"Sen de!"
Telefonu kapattıktan sonra anayoldan çıkıp şirket binasının önüne park ettikten sonra seri adımlarla içeri girdim. Beni tanıyan güvenlik görevlisi selam verirken ona el sallayıp asansöre bindim. Ellerimi pantolonuma silip kat tuşuna basıp beklemeye başladım.
Kendi babamla görüşmeye mi gidiyorum karakolda ifade vermeye mi gidiyorum belli değil.
Geçerken zulüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavanta ✓
SpiritualBirbirine zıt iki kalp, birbiri için atabilir mi? Yaşadığı hayattan sıkılan bir kız... İnançlarına sadık bir adam... Yolları ne kadar sıradan bir şekilde kesişse de kalplerini birleştiren sevgi o sıradanlığı bozacak kadar güçlüydü. Peki o sevgi, ara...