Doğduğum günden beri birçok savaşa girdim. Savaşların en büyüğünün üniversiteye gitmek olduğunu sanmıştım ama yanılmışım. Üniversite okumak için girdiğim savaşları kazanmış, doğduğum Mezapotamya'nın büyülü toprakları Mardin'den çıkıp sayısız savaşla...
Bir süre yol gittikten sonra dağ evi gibi bir evin önünde durmuştuk. İki katlı, kahverengi boyalı, yemyeşil ormanın içinde bir evdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Burası neresi Miran?"
"Burası bizim evimiz deniz yıldızım."
"Evimiz mi?"
"Hı hı. Arada kaçamak yapmak istersek falan buraya kaçarız. Beğendin mi?"
"Çok beğendim."
"İçeriyi de gezelim o zaman bir tanem."
Arabadan inmemle havalanmam bir oldu. Bu da iyice huy edindi kendine. Yorulmuyor mu? Sürekli taşıyor. Taşıması hoşuma gidiyor ama kendi yoruluyor. Kıyamam ben sana kocam beyefendi.
"Miran ne yapıyorsun?"
"Dünya güzeli karımı taşıyorum."
"Yorulmuyor musun?"
"Asla. Böyle kollarımın arasında minicik kalman çok hoşuma gidiyor. Senin gitmiyor mu?"
"Gidiyor. Hatta... Baya baya hoşuma gidiyor."
"O zaman bundan sonra hep kucağımda taşıyayım ben seni."
Ellerim yüzünü buldu. Sakallarını hafif hafif okşamaya başladım. Avucuma battıkça içim tuhaf oluyordu. Böyle içimde çok hoş bir şeyler oluyordu. Ne kadar da yakışıklı. Allah özene bezene yaratmış. Maşallah maşallah. Yanaklarına sulu sulu öpücükler kondurmaya başladım. Yerim seni adam. Yer bitiririm. Öpücüklerim dudaklarını buldu. Ard arda bir sürü öpücük kondurdum dudaklarına. Ne oluyor bana böyle?
"Karıcığım hayırdır? Böyle bir öpmeler falan..."
"Seni istiyorum. Odamıza gidelim hemen. Seni özledim."
"Emin misin meleğim?"
"Ne o? Sen özlemedin mi yoksa beni?"
"Özlemez olur muyum hiç? Deli gibi özledim."
"O zaman odamıza gidelim. Odamız hazır değil mi?"
"Her şey hazır bebeğim. Beğenmezsen değiştiririz."
"Beğeneceğime eminim. Hadi gidip hasret giderelim. Daha akşam için hazırlanacağız."
"İçeride jakuzi de var. Trabzon'da içimde kalanlar var. Onları da yapar mıyız?"
"Geç kalmaz mıyız o zaman?"
"Kalmayız. Saat daha çok erken. Bol bol zamanımız var yani."
"O zaman onları da yaparız."
"Yapalım o zaman kalbimin melodisi."
Vay! Yeni yeni iltifatlar. Ben sana her geçen saniye daha çok aşık olmak zorunda mıyım adam? Adımlamaya başlayınca kafamı göğsüne yasladım. Bir an önce gitsek keşke odaya. Ne oluyor bana? Niye bu kadar çok istiyorum ki? Aman! Kocam değil mi? İstediğim zaman sevişirim. Zaten o her zaman hazır. İçeri girip yukarı çıkmaya başladık. Gördüğüm kadarıyla ev oldukça genişti. Bir odanın kapısını açıp ayağıyla kapıyı kapattı. Oda oldukça genişti. Gri ve beyaz renklerden oluşuyordu.
