Medya-Hoşçakal
Reyyan Şadoğlu|
Hepimiz Ece'nin arkasından baka kalmıştık. Miran kendi göz yaşlarını tutamazken bir de benimkilerle uğraşıyordu. Gidip yengemin kucağında olan Tarık'ı aldım. Bana iyi gelirdi. Her şeyden habersiz etrafta sevdiklerinden ayrılan ya da sevdiklerine kavuşan insanları izliyordu. Herkesin gözü yaşlıydı. Gitmesen incilerin dökülürdü zaten Ece!
"Güzelim Tarık'ı bana ver. İstersen sen bir elini yüzünü yıka."
"Eda nerede Miran?"
"Su almaya gitti. Hadi sen de bir elini yüzünü yıka."
"Uçak kalkmış mıdır?"
"Kalkmıştır. Ece şimdi bizden kurtulduğu için seviniyordur. Küçük cadı!"
Tarık'ı Miran'a uzattım. Tarık Miran'ın kucağına gider gitmez sakallarını çekmeye başladı.
"Bu çocuk bana düşman."
"Biliyor tabi Reyyan'ı alacağını."
"Özgür amca benim bu kuzenim olacak adam da ablasını alacak. Ama ona gidince etrafa gülücükler saçıyor."
"Reyyan'ı benden çok seviyor çünkü."
"Haklı."
"Müsaadenizle ben bir lavaboya gideyim."
"Tamam. Eda da gelsin gidelim artık."
Adımlarımı lavaboya doğru yönelttim. Lavobaya girince elimi yüzümü yıkadım. Çıktıktan sonra başımın dönmesiyle duvara tutundum. Etrafı göremez olmuştum. Yavaş yavaş gözlerimin kapandığını hissettim.
Eda Şentepe|
Ece'nin gitmesi beni derinden etkiledi. Anne karnına düştüğümüz andan itibaren beraberdik. Hiç ayrılmamıştık. Hayatımızda ilk defa ayrılmıştık. Su içtikten sonra elimi yüzümü yıkamak için lavaboya doğru adımladım. Giderken çizgilere basmamak için yere bakıyordum. Biliyorum hâlâ çocuğum.
Lavaboya yaklaştığım zaman yerde kırmızı lekeler gördüm. Rengine bakılırsa bu lekeler meyve suyu değil kandı. Başımı kaldırıp lavabonun önüne baktığımda yerde biri baygın halde yatıyordu. Koşarak yanına gittim ve gördüğüm kişiyle şok oldum. O an boğazımdan sadece yüksek sesle adı döküldü.
"Reyyan!"
Miran Aksoy|
"Ya Reyyan nerede kaldı? Eda da yok ortada."
"Gelirler birazdan oğlum."
"Yok. Benim içimde kötü bir his var. Gidip bakacağım."
Tarık'ı Özgür amcaya verip lavabo tarafına doğru yürümeye başladım. Yürürken duyduğum sesle olduğum yerde mıhlandım. Sanki o an zaman durdu. Eda'nın sesiydi bu. Reyyan diye bağırıyordu. Sonra bir ses daha duydum.
"Reyyan yalvarırım aç gözlerini!"
O an koşar adımlarla yürümeye başladım. Yanlış duymuş olmak için içimden bildiğim tüm duaları okuyordum. Lavabonun önüne geldiğimde meleğim yerde baygın halde yatıyordu. Eda başında gözlerini açmasını söylüyordu. Hemen yanına gidip diz çöktüm.
"Reyyan! Güzelim aç gözlerini! Ambulansa haber verdin mi?"
"Verdim. Ama başı kanıyor."
Başını çok hafif kaldırıp dizime koydum. Koluma kokusu hep benimle birlikte olsun diye bağladığım fularını alıp başının kanayan yerine bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdim Seni Bir Kere
FanfictionDoğduğum günden beri birçok savaşa girdim. Savaşların en büyüğünün üniversiteye gitmek olduğunu sanmıştım ama yanılmışım. Üniversite okumak için girdiğim savaşları kazanmış, doğduğum Mezapotamya'nın büyülü toprakları Mardin'den çıkıp sayısız savaşla...