🌹54.Bölüm~Hayatın Kuralı

184 15 67
                                    

Medya-İçinde Aşk Var

Hayat hiç ummadığımız anda bizi kuvvetli bir kışın ortasında yapayalnız bırakırdı. Ben o kışı yaşamam diyenler bile elbet bir gün o kışın ortasında kalırdı. Tıpkı Azize Aslanbey gibi. Azize Aslanbey her ne kadar öz torunu olmasa da kendi büyütmüştü Miran'ı, kendisine ihanet etmeyeceğinden oldukça emindi. Ama unuttuğu bazı şeyler vardı. Mesela Miran'ın artık baba olduğu ve Su'ya kör kütük aşık olduğu gibi. Azize Aslanbey her insan gibi hataya düşmüştü. Yaptığı hata konağını ve tüm mal varlığını elinden almıştı. 3 gün önce Midyat meydanında eşyalarının yanışını izlerken bir kez daha ant içmişti: Şadoğlu soyadını bitirecekti. İlk hedefiyse kuşkusuz Miran'dı ve az önce ölüm emrini vermişti.

3 Gün Önce

Miran artık Tarıkla beraber yaptığı planın sonuna gelmişti. Birkaç  saat sonra bütün Aslanbey serveti Selim Koçoğlu'na satılacaktı. Yani bütün servet Su'nun olacaktı. Yaşadıklarını unutturmazdı bunlar ama şüphesiz Azize Aslanbey'i o şekilde görmekten oldukça zevk duyardı. Selim'in bütün çabası yıllar sonra kavuştuğu kızının ve torunlarının mutlu olmasıydı. Hatta Miranla mutlu olacaklarına emin olsa bütün geçmişi silip Miran'ı yeniden tanıyormuş gibi bile yapardı. Çünkü Selim Koçoğlu sevgi dolu babalardandı. Tarıkla sohbet ede ede geldikleri uçak yolculuğu son bulmuş, Aslanbey Otele doğru yola çıkmışlardı.

"Bir sorun çıkmaz di mi Tarık?"

"Çıkmaz, rahat ol. Kıvırcık kızım gelip son darbeyi vurur."

"Ne zaman gülecek bu kızın yüzü Tarık?"

"Keşke bilsem."

Otele geldiklerinde Miran'ın odasına çıktılar. Selim bir an önce imzayı atıp çıkmak istiyordu. Kızını bu hale getiren bir adamla ne kadar az muhatap olursa o kadar iyiydi. Sert bir dille sözleşmeyi isteyip her maddesini noktasına, virgülüne kadar iyice incelemişti. Bir sorun olmadığına emin olduktan sonra sözleşmeyi imzaladı. Artık Azize Aslanbey'in üstüne olan her şey Su'ya aitti. İmzayı attıktan sonra Selim oldukça hızlı bir şekilde odadan çıkmış, Tarık da peşinden çıkmıştı.

"Bunu da hallettik."

"Bizim beraber halledemediğimiz bir şey var mı?"

"Su'yu alamadık zamanında."

"Alamadık değil, almadık."

"Alsaydık keşke."

"Keşke!"

"Ne garip bir havası var değil mi? Buram buram hüzün kokuyor."

"Kim bilir ne acılara şahitlik etti? Seni de az toplamadık buralardan."

"Sen çok farklıydın diyeceğim de biz seni Trabzon'dan topluyorduk. Süreyya gittiği an peşinden koşuyordun."

"Yine gitsin, yine koşarım."

"Delisin sen, deli."

"Delirtene bakacaksın."

"Ben kızımı arayayım."

"Selam söyle."

Selim daha sessiz bir tarafa geçip kızını aradı. Okuldan daha yeni gelen Su bir yandan telefonunu açarken diğer yandan da arabasını park ediyordu.

"Efendim babacığım!"

"Kızım, müsait misin?"

"Müsaitim baba. Yeni geldim eve, arabayı park ediyorum. Sen ne yapıyorsun?"

Sevdim Seni Bir KereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin