Medya-Muhalif
Miran Aksoy|Evde yalnız başıma olduğumdan, odada bıraktığım telefonun melodi sesini rahatlıkla duyabiliyordum. Aldırmadan önümde büyük bir yığıntıyla her tarafa dağılmış kâğıtlardan birini elime aldım. Sinir bozucu kaşıntıyla tekrar uzamaya başlayan sakallarımı derimi yüzercesine kaşımaya başladım.
"Gecenin bu saatinde beni arayan her kimse..."
Bilgisayarın ekranında gezinen bakışlarım sağ alt köşedeki saate takıldı, 23.07’di. "Telefonuna bakmadığım için biraz daha arar arar, sonra da vazgeçer!" diye kendi kendime teselli de bulundum. Ancak hiç de umduğum gibi olmamış, aksine çağrılarını cevapsız bıraktığım için her kapanışta bir daha arıyordu.
Kulağımda yankı etkisi bırakan zil sesi, gittikçe çığlık sesini çağrıştırır olmuştu. Parmak uçlarıyla tuttuğum belgeyi şimdi tüm sinirimi ondan çıkarırcasına tırnaklarımı bastırıyordum. Zaten belgede de işe yarayan hiçbir şey yoktu. Allah kahretsin!
Bir süre sonra ortama sessizlik çöktüğünde rahatça arkama yaslanıp nefesimi dışarıya verdim. Çok kısa sürmüştü tabii bu mutluluk. Bir daha çaldığında ise daha fazla kulaklarıma acı çektirmemek için elimde buruşmaktan kenarları yırtılan belgeleri hışımla bilgisayar klavyesine fırlattım. Salondan çıkarken adımlarım sinirime eşlik ediyor, öte yandan da söyleniyordum.
Portmantoda asılı ceketin ceplerini yoklamaya başladım. Telefon da bir susmak bilmedi. Çaldı da çaldı, çaldı da çaldı...
"Ulan sabırsız it! Gece yarısı beni arıyorsun, bari beklemesini bil, çok mu?!"
Nihayet telefonu bulmuş ve arayan kişiye bakmadan direk telefonu açtım.
"Ağzına sıçmamam için bana bir sebep söyle?"
Sorum gayet de açıktı, bunda cevaplanmayacak bir şey yoktu bence. O hâlde neden susuyordu ki? Zira işim gücüm vardı. Mesela uzamaya başlayan sakallarımı kesmek gibi...
"Lan oğlum ben sana demedim mi beni aramayın diye, ha?! Beyniniz bu dediklerimi algılayamayacak kadar mı güçlük çeker oldu, hayırdır?!"
Bunları söylerken âdeta kükremiştim. Meleğim gittiğinden beri öfke problemim vardı zaten. Derin derin nefes almaya başladım.
"Umarım..."
Bu ses... Ölü taklidi yapmak istemiştim o an.
"Telefondan öküz gibi bağıran kişi sen değilsindir enişte?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdim Seni Bir Kere
FanfictionDoğduğum günden beri birçok savaşa girdim. Savaşların en büyüğünün üniversiteye gitmek olduğunu sanmıştım ama yanılmışım. Üniversite okumak için girdiğim savaşları kazanmış, doğduğum Mezapotamya'nın büyülü toprakları Mardin'den çıkıp sayısız savaşla...