Ⅰ. Şehre gelen yabancı

185 12 37
                                    

Tolstoy'un söylediği gibi, tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.

Her şey, Dorela'nın Akım'a gelişiyle başlamıştı. Anka'nın çıktığı yolculukla ve Umay'ın isyana gelişiyle ise sona erdi.
Bu sırada Julie Ivanova da başka şehre gelen başka bir yabancıydı.

Ⅰ . Şehre gelen yabancı

şarkı: Fight for survival

Beste, bundan yıllar sonra; Dore'nin Aurora savaşından sonra Yekta'nın ölümü ile yüzleşirken Boğaç'a "Dore'de soylular ağlamaz." dediğinde bu söz, aslında bir hikayeye dayanıyordu: Adal Ateş'in gençliğinden gelen bir hikayeye.

Her cenaze töreninde yağmur yağmaz ama, Doreliler o günkü cenaze töreninde gökyüzünün ağlamak istediğinden şüphe etmemişti.

Siyahlar içerisinde bir topluluğun beyaz seramikten bir tabutun çevresine toplandığı soğuk bir sabahtı. Yağmur çiseliyordu ancak geç saatlerde etkisini artıracaktı. Topluluğun en önünde dimdik duran, yirmili yaşlarında, upuzun siyah saçları belini aşan bir kız ellerini önünde kavuşturmuş dolmuş lacivert gözleri ile karşısındaki tabutun tam önüne konumlandırılmış fotoğrafı izliyordu. Fotoğraftaki adamın da o kız gibi lacivert gözleri vardı ve şefkatli bir şekilde kızı izliyor gibiydi. Kız, burnunu çekti. Elinin tersiyle gözlerini sildiğinde bir el omzuna dokundu ve yumuşak bir sesle kızın ismini söyledi: "Juliette."

Julie, sorar gözlerle karşısındaki, ondan biraz daha büyükçe duran çocuğa baktı. Üzeri nişanlarla kaplı bir asker kıyafeti giyen çocuk  konuştu: "Dore'de soylular ağlamaz."

Julie gözlerini önündeki fotoğrafa çevirdi. Fotoğrafın altındaki yazıyı okudu: "Victor Ivanov."

"O kişi babam olsa bile mi ağlamayayım, Adal?" diye mırıldandı. İsmi Adal olan, Dore'nin geleceği için oldukça umut vaadeden bu genç soylu asker başını evet anlamında salladı.

Vakit geceye yaklaşırken, Julie için tüm günün yoğunluğu ona çektiği acıyı dahi unutturmuştu. Artık Julie yalnız kaldığı için Ivanova komutanları güvenlik önlemlerini gizlice arttırmıştı. Dore tahtının, birkaç gün içinde Julie'ye teslim edilmesi beklenirken kulaklara çalınan, komplolara dair birkaç fısıltı Ivanova soyunda gerilimi artırmıştı.

Bunu önemsemeyen tek kişi Julie'ydi. Şimdi, karanlık bir odada karşısındaki iki tabloya bakıyordu. Tabloların altındaki mumlar sönmüştü. Başını kaldırıp; yüksek tavanlı bu dar odada tavana daha yakın konumlandırılmış bu iki tabloyu sessizce izlemeye devam etti.

Tabloların altındaki, altının şekil verilerek yazıldığı isimlere arada bir gözü çarpıyor sonrasında hemen bakışlarını kaçırıyordu.

İsimleri ister istemez tekrar okudu: Almila Ivanova, Victor Ivanov.

Yanındaki Ivanova askerlerini umursamadan ellerini, yaşlı gözlerine getirdi ovuşturdu. Sonrasında aklına Adal'ın, cenazedeki genç askerin, söyledikleri geldi: Dore'de soylular ağlamaz.

Boğazını temizledi. "Gidelim." dediğinde sesi fazla sert ve keskindi. Arkasındaki askerlerin yanından rüzgar gibi geçerek odadan çıktı. Askerler de ses çıkarmadan onu takip ettiler. O günden sonra, odadaki Almila ve Victor'un tabloları yıllarca yalnız kalacaktı.

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin