XXI . Seviyor-sevmiyor

37 7 63
                                    

XXI . Seviyor-sevmiyor

ANT TÖRENİNE KALAN ZAMAN 1 HAFTA

Adal, çevresine bakındı. Yıkılan evleri, dükkanları, sahilin kenarına kurulan çadırları ve bu çadırların önünde büyük kazanlarla pişirilmiş yemekleri, tsunaminin kuma vurduğu çöpleri ve yosunları gördüğünde geceydi.

Belki gündüz gözüyle görmediği içindi ama o bir Doreli olarak Julie'nin hissettiklerini hissetmedi.
Julie gibi üzülmedi ya da Dore'nin yaptıklarını sorgulamadı.

Ama yüzünü buruşturdu, yanındaki Julie ve Cihan'a dönerek "Gerçekten çok kötüymüş." diye fısıldadı.

Cihan ellerini göğsünde bağladı, bu konuyu açacağı için özür diler gibi Julie'ye baktı ve sert bir sesle konuştu: "Dore teknolojisini felaketleri önlemede ve bizi korumada kullansaydı bunu söylemiyor olacaktın."

"Size antibiyotik getirdim."

"Ne yani yangını söndürmek için bir bardak su döktüğün için tebrik mi istiyorsun?"

Julie elini Cihan'ın göğsüne koyarak "Dur artık." diye fısıldadı. "Haklısın ama böyle bir yere varamayız." Adal'ın gergin bakışları Julie'nin Cihan'ın göğsüne koyduğu elinde kilitlendi. Onun haklısın dediğini duymuş ve bu hoşuna gitmemişti. "Buraya Ant töreni ve Julie'ye tacını nasıl vereceğimiz hakkında konuşmaya geldim." dedi Adal.

Julie sakince başını salladı. "Aslında Al'ın evi güvenli ama gün boyu burada çadırlardayız insanlara yardım ediyoruz. Yani burada konuşabiliriz. Şu çadıra geçelim." Adal, Julie'nin işaret ettiği çadıra doğru ilerlerken Julie ve Cihan onun arkasındaydı. İçeri girdiğinde üç çift göz şüpheyle ona çevrildi, Adal yanlış geldiğini düşündü. Omzunun üstünden Julie'ye baktığında onun son derece rahat olduğunu fark etti.

Julie bu üç kişiyi işaret etti. "Lexus ve Kaan'ı tanıyorsun zaten ve diğeri de Defne."

"Yalnız konuşacağımızı düşünmüştüm."

"Onlardan saklayacağım bir şey yok."

"Dore kanunlarından bahsediyoruz burada Julie! Akıllanmaz mısın sen!" Adal'ın sesi birden yükseldiğinde Julie yutkundu. Adal'ın arkasındaki Defne, Lexus ve Kaan'a baktı. Cihan da yanlarına geçmişti ama her an Julie'nin yanına atılacak gibi tetikteydi. Adal'a kötü bir bakış attı sonra Julie'ye döndü.

Kaşlarını beklentiyle kaldırdığında sesi Julie'nin kulaklarında yankılanır gibi oldu. "Ne yapacaksın?"

"Eğer beni hala Dore'den sayıyorsan ve dahası tahtın benim olduğuna ve Dore'yi benim yönettiğime inanıyorsan dediğimi yap ve burada anlat."

Adal ofladı. Dişlerinin arasından "Yanlış yapıyorsun, saf olma." diye tısladığında Julie, son derece sakin görünüyordu ama yüzü buz gibi bir ifadeye bürünmüştı. Duygusuz bir ses tonu ile "Benim sorunum." diye fısıldadı. Adal pes etti.

"Esin ile konuştum. Bana Aurum'dan bahsetti, ne olduğunu biliyor musun?"

"Biraz ama konumuzla ne alakası var?"

"Esin'e göre pek bir seçeneğimiz yok. Ant törenin için geldiğinde film kopacak. Sorgulanacaksın ve haklı olduğunu ortaya çıkaracak bir tanık bulamadık. Ancak konseye şüphelerden bahsedebiliriz. Kara korsanlarından, senin yaşadıklarından vesaire. Böylece sorgulanmak yerine Aurum prosedürü ile Dore'ye geri dönebilirsin."

"Kendimi kanıtlarım yani."

"Evet ama bu prosedür tehlikeli. Bu nedenle Esin hile yapmamız gerektiğini söylüyor, Aurum prosedürünü dışarısı şu anda karışık olduğundan ertelebiliriz böylece taht için yeni bir oylama sunarız ve Ivanov soyu geri döner. Sonra, kara korsanlarının icabına bakacağız; seni aklamak için yeteri kadar zamanımız olacak. Böylece Aurum prosedürü de düşmüş olacak."

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin