Ⅶ . İşte Ateş
"Sıkıldım."
Cihan, Julie'nin söylediklerine kıkırdayarak yanıt verdi. Bir iki gündür Julie'nin yatağına dönüşen, salondaki eski koltukta oturuyordu. Bacaklarını öne uzatmıştı ve yorgun görünüyordu. Elinde de Julie'nin ilanını tutuyordu. İlanı katlarken "Ama istediğinizi yaptım, Ateş ile de konuştuk." diye mırıldandı.
Julie, kollarını birbirine bağlamış; Cihan'ın tepesinde dikiliyordu. Yanıt vermedi. Cihan, katladığı ilanı kağıttan bir uçağa dönüştürdü. Bir anlığına pencereden baktı: "Henüz akşam oluyor." diye fısıldadı.
Julie, koltuğun diğer tarafına oturdu. "Diğer arkadaşların gelmeyecek mi?"
"İşleri var."
Julie iç geçirdi. Cihan, uçağı şömineye doğru nişan alıp fırlattığında uçak, sabaha karşı sönmüş olan şöminenin tam içine düştü. "İsabet." diye fısıldadı. Ardından ayağa kalktı.
"Şömineyi yakmamı ister misin?"
"Hayır."
Cihan kaşlarını çattı. Salonun biraz uzağındaki Amerikan mutfağa doğru ilerlerken konuştu: "Öyleyse, çorba ister misin?"
"Evet, isterim."
Eline aldığı kaselere çorba doldurdu. Julie, kaselerin masaya vurma sesini duyunca hareketlendi, sandalyeye otururken "Burada uzun süre kalacağım." diye mırıldandı kendi kendine.
"Bir uğraş bulmam gerekli."
Cihan cevap vermedi. Julie'nin karşısına oturmuştu. Kaşığını çorbadan çıkartıp dudaklarına götürürken Julie düşünceyle, bir elini çenesinin altına koymuştu. Sağ eliyle de kaşığı tutmuş, çorbanın içinde gezdiriyordu.
"Ben hiçbir şey yapmamaya alışmış biri değilim." diye mırıldandı tekrar kendi kendine. Cihan, hareketlendi. Kaşığı kasenin kenarına bırakıp ellerini masada, birbirine bağlayarak Julie'ye doğru eğilmişti.
"Ne yapardın Dore'de?"
"Ben... Aslında, babam iyiyken ve Dore'de tüm işler sorunsuz ilerlerken kendi eğitimlerimi alıyordum, birkaç sene öncesinden bahsediyorum. Sonradan, babamın hastalığı ilerlemeye başladığında onun yapması gereken işlerin de bir kısmını yapmaya başladım. Mesela... sizden talep ettiğimiz suçluyla ilgili her şey ile babam ilgileniyordu, ben sonradan üstlendim."
Cihan kendi kendine kıkırdadı. "İlk görevin başarısız olmuş anlaşılan." diye mırıldandı. Göz ucuyla Julie'nin tepkisini de izliyordu.
Juliet durdu. Yutkundu, yüzü aniden buz kesmiş; tuhaf bir ifadeyle gözlerini Cihan'a dikmişti. Çenesini sağa sola hareket ettirdi ancak bir şey söylemedi. Önüne döndü.
Cihan huzursuzlukla boğazını temizledi. "Peki ne dersleri görüyordunuz?"
"Değişir. Çok küçükken felsefe eğitimlerimiz başlar, savunma eğitimlerimiz başlar. Bu iki eğitim yirmi yaşımıza kadar devam eder. Belli bir yaşa kadar da zaten temel eğitim. Sonrasında, istediğimiz bir dalda uzmanlaşabiliyoruz. Öğretmenlerimiz de yol gösteriyor. Ben bir botanikçiyim ve bir... kimyager."
"Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz ki."
Julie, kaşlarını kaldırdı. Sorunun çok saçma olduğunu düşünmüştü.
"Biz..." diye mırıldandı. Sonra duraksadı. "Çok bilgi verdim, bunları paylaşamam."
Cihan sessiz kaldı. Julie, kısa zamanda çorbasını bitirip koltuğa geri oturduğunda Cihan da karmaşık duygular içerisindeydi. Bir süre düşünceli düşünceli öylece oturdu. Sonra, salondan içeri geçip odasına girdi; uzun bir süre ortalarda görünmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOYLULAR VE CANAVARLAR
Science Fiction"Juliette'in bir insana göre çok fazla hayatı oldu. Hayatlarının birinde narin bir prenses diğerinde acımasız bir komutandı. Arada bir kendi ailesinden vazgeçen bir lidere de benzetilse de emin olduğum tek şey şu ki Juliette her zaman bir isyancıydı...