ⅩⅤ . Merhaba, Aurum

39 8 60
                                    

ⅩⅤ . Merhaba, Aurum

şarkı: Ave Maria

Julie, yanan şöminenin önüne doğru dizlerini sürüyerek ilerledi. Dizlerinin altındaki sert halı derisini çizerken hiçbir şey hissetmiyor gibiydi. Şöminenin önüne oturdu. Sağ eliyle bir tarağı sımsıkı tutuyordu; saçlarını yavaşça taramaya başlarken mırıldanıyordu:  Çığırtkan savaşın sesi, düşmanın yenilgisi, zafer onun için geliyor. / Taht onun, taç onun. Üzerinde kraliçenin ismi var.

Dış kapının kilidi açıldığında duraksadı. İçeri giren Cihan'ı hızlıca süzdüğünde elinde birkaç kağıt tuttuğunu fark etmişti. Anlamış gibi "Onlar ne?" diye sorduğunda tarağı da yere bırakmıştı.

Cihan yavaş adımlarla Julie'ye ilerledi. Tahtın Hunter soyuna bırakıldığını öğrendiğinde yüzünün aldığı şekli unutamıyordu. Kağıtları Julie'ye verirken "Bunları görmen gerekiyor." dedi.

"Bir saat kadar önce taht töreni bitti."

Julie, fotoğraflara bakarken birdenbire, düşünmeden bir cümle söyledi.

"Bana ihanet ettiğini biliyorum."

Cihan, duyduğu cümleyle afallarken Julie sakince fotoğrafları incelemeye devam ediyordu. Lukas Hunter sembolik tahtın önündeydi. Amanda ise hemen yanında birkaç kişiyi selamlıyordu. Julie dişlerinin birbirine kenetlendiğini hissetti. Cihan, konuştu.

"Sana ihanet ettiğimi ispatlayamazsın, kendine bile."

Julie'nin ise bu umurunda değildi, duymuştu ama fotoğraflarla daha çok ilgileniyordu. Dolu gözlerini Cihan'a çevirip fotoğrafları işaret ettiğinde hırıltılı bir ses tonuyla fısıldamıştı.

"Benden benim olan bir şeyi çaldılar."

Cihan başıyla onu onayladı. Keskin bir sesle konuştuğunda, Julie Cihan'ın kendinden ve ondan emin olduğunu hissetti: "Geri alacaksın." Gözlerini kaçırdı. Omzunun üstünden günlerdir uyuduğu koltuğa baktı. Koltuğun hemen yanında çantalarının üstünde parlayan safir taşlara gözlerini dikmişti. Cihan, onun odaklandığı tarafa dönünce bunun Julie'nin tacı olduğunu anladı. Julie'nin yanından kalktı. Taca doğru ilerlerken "Ayağa kalk." dedi.

Julie, gözlerini elinin tersiyle silerken ayağa kalktı. Cihan'ın ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı. Tacı çantadan dışarı çıktı, Cihan'ın yüzünü buruşturarak taca baktığı bir anlık bakışını yakalamıştı. Cihan, düşündü. Bu soylular ne yaşıyor böyle.

Elinde onun tacıyla Julie'ye ilerliyordu. Julie'nin kafasında ise, mırıldandığı şarkının sözleri tekrar etmeye devam ediyordu.

Taht onun, taç onun. Üzerinde kraliçenin ismi var.

"Tacın üzerine ismim var." diye fısıldadı.

Cihan, gülümsedi. Tacı, Julie'nin başına yerleştirirken "Dore'nin üzerinde de isminiz var." diye fısıldadı.

Julie, pencereye doğru ilerledi. Çenesini sağ omzuna dayamış penceredeki yansımasından tacını, kendini izliyordu.

"Dore benim. Hiçbir şey başımda bir tacın durduğu gerçeğini değiştirmiyor."

"Sadece ellerim ve kollarım bağlı."

"Aslında Julie'nin eli kolu bağlı. Çünkü her ne kadar Julie kendini savunsa da değiştiremeyeceğimiz bir gerçek var: O bir Dore askerini öldürdü." Ateş soyunun siyah gotik binasında yeniden toplanmaları taht töreni yüzünden öğleden sonrayı bulmuştu.

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin