Ⅹ . Prensesin suç ortağı
FLASHBACK
Cihan acı bir kahkaha patlatırken cebinden arabasının anahtarını çıkarmıştı. "Gelin benimle öyleyse. Ne haldeyiz sana bir göstereyim!"
Julie endişeyle ayağa kalktı. Cihan önde ilerlerken bir an onunla gidip gitmemek arasında kalmıştı. Buraya kadar gelmişken; öylece gidemeyeceğini fark etti.
Hançerlerini aldı, gözden kayboldular.
Cihan'ın onu nereye sürüklediğini (YN: evliliğe ajhsasjahsjahs) bilmeden dakikalarca yürüdüler. Ardı ardına gecekonduların sıralandığı bir mahalleye geldiklerinde Cihan eliyle çevreyi işaret etti.
"Bak ben burada doğup büyüdüm. Tam 22 sene!"
Cihan sesi çatlarken ilerideki ışığı açık tek katlı evi gösterdi.
"Bak, ailem orada yaşıyor. Her gece Al'dan sağ salim bir Doreliye denk gelmeden eve dönmemi bekliyor, ben, Al'ı, kurduğumdan beri."
"Babam zanaatkar, beni böyle büyüttü. Ben de sokakta resim çizen bir çocuğum sadece! Sen, benim, Al'dan, para, kazandığımı mı zannediyorsun?"
Julie ağlamamak için zor durdu. Kesik kesik nefes alırken gözlerini Cihan'dan kaçırdı. Yıkık dökük evlere, bahçede oynayan çocuklara baktı. Onlara baktığını anlayan Cihan "Ulan bu çocuklar çamurla oynuyor. Dore ve diğer o aptal soy sistemlerinden önce çocukları hologramları vardı."
"Dahası, ilaç zor buluyor insanlar. Kırmızı et, zor buluyor."
Julie elini ağzına kapattı.
"Burası, tüm halkın orta gelirli bir kısmı." dedi Cihan, mırıldanır bir ses tonuyla.
"Ben... bilmiyordum."
"Korkarım Dore, onu yönetecek prenseslerine de yalan söyler olmuş; Prenses."
Cihan bu sözlere inanmayarak, ironiyle söylese de; Juliette bunun doğru olduğunun farkındaydı. Suskunlaştı. Cihan, eliyle geldikleri yolu işaret etti. "Gidin buradan." dedi keskin bir sesle.
"Dore sizi tutuklamak için aramıyorsa da asla Al'a ayak basmayın." Julie boğazında büyüyen yumruyu yutkunarak ittirdi. Geldikleri eski, taşlı yoldan geri dönerken; Cihan bu cümlelerini Julie'yi bir daha görmeyeceğine emin olmak için kurmuştu.
Ne var ki öyle olmadı.
Julie geldi, Dore onu tutuklamak için aradığından.
Cihan, elinde tuttuğu geniş çantasıyla dışarı çıkmak üzereyken sabahın erken saatleriydi. O dış kapıyı açtığında; Julie, salondaki koltuğunda yorganını başına kadar çekmiş uyurken uyandı. Duyduğu sesle başını kaldırdı.
Uykulu ve ürkmüş sesiyle "Cihan?" diye seslendiğinde, elindekileri yere bıraktı. "Günaydın ben gidiyorum, diğerlerine söylersin." dedi.
Julie, hareketlenmişti. Gözlerini ovuştururken "Nereye?" diye sordu. Yorganını zor da olsa bırakıp ayağa kalkmıştı.
"İşe."
"Sen ne iş yapıyorsun ki?"
Cihan kıkırdadı. Dış kapıyı yavaşça kapatırken "Ressamım ben. Para ile resim çiziyorum." diye açıkladı. Julie, Cihan'ın bunu daha önce söylediğini de ancak o zaman hatırladı.
"Doğru. Tek işin Al değil." derken belli belirsiz tebessüm etti. Bir şey söylemek istiyor ama çekiniyor gibiydi. Parmakları ile oynarken "Bir şey sormam gerek." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOYLULAR VE CANAVARLAR
Science Fiction"Juliette'in bir insana göre çok fazla hayatı oldu. Hayatlarının birinde narin bir prenses diğerinde acımasız bir komutandı. Arada bir kendi ailesinden vazgeçen bir lidere de benzetilse de emin olduğum tek şey şu ki Juliette her zaman bir isyancıydı...