XXXII. Doreliler Komutanlarıyla Savaşta Tanışır

32 6 91
                                    

XXXII. Doreliler Komutanlarıyla Savaşta Tanışır

şarkı: Reign

Önüne uzanan uzun, siyah mermerden merdivenler sonsuza kadar gidecekmiş görünüyordu. Julie, başını kaldırdı. Merdivenin sonunda kapı gardiyanlarını görebiliyordu. Bir iki adım attı. Hafif hafif yağmaya başlayan kar üzerindeki siyah mantosuna düşüyor çabuk kaybolan beyaz desenler bırakıyordu. İsmini duyduğunda arkasına döndü. Merdivenden aşağıda onu izleyen Cihan, Adal ve Esin'e baktı.

"Adora orduda." dedi Adal. "Ivanova komutanı ile beraber istediğin aramayı yapıyorlar."

"Aç, kapıyı açın!"

"Dore ordusundasınız siz ne yapıyorsunuz?"

"Ivanova soyu komutanıyım ve bu Ivanova'nın kesin emri. Her asker kendi silahlarını ve bıçaklarını bu masaya, çabuk!"

Askerler hayretle konuşan komutanın arkasındaki Adora'ya baktı. Bir şeyler yapmasını istiyor gibiydiler. Adora masayı işaret etti: "Duydunuz."

"Bu kırmızı taşlı hançer kimin?"

Cevap gelmedi.

"Kimin dedim!"

Sonunda bir asker öne çıktığında Ivanova komutanı silahını ona doğrulttu. "Geç kenara. Tutuklusun."

"Güzel." diye fısıldadı Julie. Askerlerin arasından geçiyordu ve Cihan, Adal ile Esin onu arkasından takip ediyordu.

Artık bu koridorlarda hafif topuklu, uzun botları ile sert turlamalarına alışmıştı Julie. Eskiye dönüyordu, bunu Adal da Cihan'a söylemişti. "Düzeliyor." demişti. "En azından artık ne yapacağını biliyor."

Cihan ise Julie'yi daha yeni yeni tanıdığından kafası karışıyordu. Julie, Al'a gelen Dore'nin kötülüklerinden habersiz ürkek prenses miydi yoksa herkesin çekindiği, otoriter, ürkütücü Doreli miydi bilmiyordu.

Bir gün bunu Defne'ye sorduğunda Defne omuz silkerek gülmüştü. "İkisi de olabilir." diye mırıldanmıştı. "Belki de Dore'yi yeni tanıyan insanlara zarar vermekten ürken, ama idealist ama canı bir kere yanınca gözünü her şeye karartan bir Dorelidir." Cihan bu açıklamayı makul bulmuştu.

Julie, en üst kattaki konseye doğru ilerlerken Cihan'a yaklaştı. "Sen burada kalabilirsin." diye fısıldamıştı. Bir Doreli olmadığı için konseylere katılamıyordu. Cihan yanlarından geçip giden askerleri şüpheyle süzerken başını yavaşça tamam anlamında salladı. Konseyin kapıları Julie için açıldığında bu artık savaşlarından önceki son konseyleriydi.

Julie'nin konseydeki yerine geçmesine izin vermeden bir soylu ayağa fırladı. "Juliette Ivanova." Yükselen sesi, çıkacak bir çatışmanın haberiyken Adal adamın yüzünden anladı: Geri adım atmaya niyeti yoktu. Esin, "Amanda'nın eşi." diye fısıldadı. Konuşan kişi oydu. Onun bu konseydeki hırçınlığı ile tanışmadan önce Esin bu adamın bir Kara Korsanı olduğuna inanmıyordu.

Amanda'nın eşi, Juliette'in önünde durdu. "Ne hakla ordudakilerin silahlarında kırmızı bir taş aradığınızı sorabilir miyim?" diye sordu.

Juliette duraksadı. Konsey masasının önünde durdu, kara korsanlarını aradıklarından sakin bir sesle bahsediyordu.  Durdu, dudaklarını ıslattı, söyleceklerinden kaçıyor gibiydi ama söylemeye karar verdi.

"Siz..." diye söze  başladığında gözlerini Amanda'nın eşinden ayırmıyordu.

"Saklayacağınız bir şeyiniz yoksa bu kadar endişelenmemelisiniz."

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin