XXXIV. Karanlığa yürüyenler

37 6 68
                                    

Tuhaf bir bölümle geldim. Umarım bu tekniğimi seversiniz hü
XXXIV. Karanlığa yürüyenler

Julie, nefes nefese koşmaya devam ederken o kadar hızlanmıştı ki adımları birbirine karışıyordu. Yayını kaldırmış, onu takip eden kara korsanlarına oklar atmaya devam ederken az ilerideki Adal ve Esin'in yanına gitmeye çalışıyordu.

Araz ve Adora ise daha ileride, Dore askerleri ile beraberdi.

Birkaç saniye durma vakti bulunca Cihan'a bakındı. Göğsü hızla inip kalkarken ciğerlerinin yanışı ona miras kalan hastalığı hatırlatıyor daha fazla koşamayacağını söylüyordu.

Hemen arkasında prefabrik bir trene benzeyen uzaklara giden bir bina vardı. Buraya tırmanabilirse kaçabilir ve ondan uzakta kalan Adal ve Esin'e ulaşabilirdi.

Üzerine gelen askerlerle geriledi, bir tanesinin silahı ateşlenip karnına isabet edince sendeledi. Yayını omzuna attığında belindeki silahı da sonunda çıkartmıştı. Hızla ateş ederken kurşunu bitti. Eli cebine giderken sonunda biri önüne tam da bu trene benzeyen binadan atlamış ve kalan az asker de başka bir kalabalığa yönelmişti.

"Vurulduğunu gördüm iyi misin?"

Julie, Cihan'ın kolunu tutup, güç alırken yukarı atladı. Bu sırada giydiği kurşun yelekten bahsediyordu. Gelen askerleri fark edince "Gitmeliyiz." dedi. Adal ve Esin'in yanına koşarken binanın çatısındaydı. Yayını kaldırdı sağına doğrulttu ve ardı ardına birkaç ok fırlattı. Arkasından Cihan'ın ağır ayak seslerini duyabiliyordu. Sonunda, Adal ve Esin'in tam önüne ikisi de atlayarak düştü. Julie, bir dizini yere koymuş diğer bacağını da yanına uzatmış bir şekilde ellerini yere koydu. Yayını tekrar omzuna atarken "Artık içeri girmeliyiz." dedi.

Esin, "Buranın en büyük kara korsanı kamplarından olduğunu söylüyorlar." dedi. Silahını iki eliyle sarmış önüne doğru tutuyordu. Silahın kenarındaki Dore işareti her defasında parlayarak gözüne çarpıyor ve o her defasında hatırlıyordu, Kûsk'u.

"Sence bu Rubinilo dedikleri adam burada mı?"

"Sanmam." diye yanıtladı Adal. "Ama Adora onun nerede olduğunu söyleyecek kişinin burada olduğunu düşünüyor." Julie onlara yaklaşan bir askeri görünce tek gözünü kapatıp bacağına nişan alırken konuştu: "O zaman kimsenin ölmesine izin vermeyin."

"Dore kara korsanlarına göz açtırmıyor."

"Julie Ivanova'nın Dore'de yükselişi halkın da dilinde."

"Dore en güçlü soy sistemi olmanın mı yolunda?"

"Ivanova cephede."

"Ivanova askerleri ile beraber savaşacak."

Yaman elindeki geç tarihli ve güncel gazetelerin hepsindeki başlıklarda gözlerini gezdirirken evin kapısındaki anahtar sesleri ile duraksadı. Öksürerek yerinden kalktığında Duygu da üzerinde siyah bir üniforma ile kapıda belirmişti. Yaman gülümseyerek onun gelmesini beklerken "Günün nasıldı?" diye sordu.

"Klasik bir UVAT günü." dedi Duygu ama yüzünde geniş bir tebessüm vardı. Üniformasındaki UVAT sembolü Yaman'ın yanında oturduğu pencereden gelen gün ışığı ile parlıyordu. Yaman bir süre bu üniformaya baktı, tasarımını Akım için yaptırdıkları takıma benzetmişti. Kumaşın şekilleri iç içe geçmiş bir tangramı andırıyordu. O an Yaman UVAT'ın Dore ile bir ilgisinin olup olmadığını sorguladı. Duygu, Yaman'ın yanındaki gazeteleri alırken "Savaş kızışıyor." diye açıkladı.

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin