XXXXIX. Kaybedeceğini bile bile savaşmak

21 4 52
                                    

XXXXIX. Kaybedeceğini bile bile savaşmak

Juliette siyah gotik binanın en üst katındaki, büyük konseyin toplanacağı odaya ilerlerken sağında Cihan, solunda Adal ve Esin vardı. Düşünceli, uykusuz ve bozuk ruh hali bariz bir şekilde okunuyordu. Bakışları parlak, obsidyen zeminde gezinirken orayı görmüyor gibiydi. Konsey odasının siyah çift kapılarının önüne geldiğinde başını kaldırdı. Kapıya işlenmiş altınla süslü Dore sembolünün olmayan gözler, üzerindeymiş gibi hissediyordu. Kapının önündeki iki Dore askeri, ritmik hareketlerle kapıyı Juliette, Adal ve Cihan için açtığında Julie derin, kesik bir nefes aldı.

Önüne uzanan kahverengi meşeden masa sonsuza dek ilerliyor gibi görünmüştü gözüne. Bu masa, yer yer oyuk; zamanında konseyin en alevli saatlerinde kalemlerin saplandığı izlerle doluydu.
Adal'ın masasının önünde,
Bu ürkütücü masa, duvarları kaplayan gömme kitaplıklar haricinde yalnız sayılırdı. Çevresinde her soy için ayrılmış işlemeli, yüksek sandalyeler dışında bir mobilya yoktu. Pencereler kapının tam karşısında kalan tek duvardaydı. Masanın üzerinde ise büyük, görkemli bir avize bu konsey odasını beyaz bir ışıkla aydınlatıyordu.

Onu bekleyen soylular rahatsızlıkla kıpırdanırken Juliette baş köşedeki yerini almak üzere ilerledi. Otururken üzerindeki lacivert şalını düzeltti ve öksürdü. "Soylular." diye söze başladığında Cihan sağında, Adal solundaki yerini almıştı. "Öncelikle Vincent soyunun yeni doğan veliahtı Boğaç Aleron Vincent'ı kutluyoruz. Bu öğleden sonra onuruna bir yemek verilecek."
Adora, Esin'in hemen yanında oturuyordu, gülümsedi. Birkaç soylunun tebriğini başını hafifçe eğdiği jestlerle kabul ederken Juliette, sesini yükselterek devam etti:

"Üzülerek belirtmeliyim ki Dore, birkaç yıldır geçirdiği huzurlu konseylerin artık sonuna geldi."
Konsey, buz kesti. Kimse birbirine dahi bakmaya cesaret edemezken Cihan'ın yanında oturan Amanda "Hunter soyunun da bu konseyde konuşmak istedikleri var." diye araya girdi. Cihan'ın ceketini tutan elleri sıkıldı. Juliette'e baktı.

Juliette ise ifrit edici bir ilgisizliğe kapılmış gibi oynuyordu. Omuz silkti. Ayağa kalkarken "Kurucu soyun sorularına yanıt verdikten sonra konuşun."

Amanda, Juliette'in bilmesine imkan yok, diye düşündü: Bugün Aurum konuşulduğunda ve bu günden sonra Aurum bittiğinde, ben tahtı aldığımda her şey yoluna girecek ve ben intikamımı almış olacağım.
Dore'yi tekrar Akımlılar yönetecek.

Amanda Julie'nin önüne sürdüğü Malüvra dosyasına baktı. Üzerine Rubinilo'nun bir fotoğrafı iliştirilmişti. O ne döndüğünü anlamadan Juliette, sormuştu: "Amanda Hunter. Malüvra dosyasını Rubinilo'dan aldığınız doğru mu?"

Biliyor.

Amanda'nın dudakları şaşkınlıkla aralandığında ve gözleri büyüdüğünde Juliette gülümsedi. Eliyle, önünü, önünde uzanan dikdörtgen masanın bir diğer ucunu işaret etti. "Oraya geçin, sorgulanacaksınız."
Amanda, Juliette'e uydu. Juliette'in karşısına geçerken Juliette "Konseye yalan söylememeniz gerektiğini biliyorsunuz Hunter." diye uyardı.

Amanda burnundan solurken, gülümsedi. Boğazından tuhaf bir kıkırtı çıktı. "Bunda saklanacak bir şey yok." diye söze başladı. "Malüvra dosyasını Rubinilo'dan aldım. Zaten size önceden söylemiştim, dosya kara korsanlarına aitti."

Juliette, arkasına yaslandı. Daha büyük bir gerginlik çıkmadığı için rahatlamış görünüyordu. Amanda'ya gitmesi için kapıyı gösterecekti ki son sözlerini söylemek üzere konuştu: "Rubinilo'nun size bu dosyayı vermesi şüpheli bir durum Amanda. Sorgulanacaksınız."

Amanda, başını hayır anlamında salladı. "Buna gerek yok Ivanova. Rubinilo'nun size neden dosyayı bana verdiğini anlatacağım. Bu gizli bir hikaye değil, sizin gözünüzün önünde olan ama bazı soruları sormayı ölümüne reddettiğiniz için asla öğrenemediğiniz bir hikaye bu."

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin