ⅩⅣ. Bir savaş başlarsa eğer

34 8 91
                                    

ⅩⅣ . Bir savaş başlarsa eğer

Julie, puslu havadaki barut kokusunu aldıkça ister istemez kendini Dore'deki eğitim yıllarında, Adal'ın yanında buluyordu. Derin bir nefes alıp, soğuk ve keskin havanın ciğerlerini yakmasına izin verdi. Nefesini verdiğinde ince, beyz bir buhar ondan uzaklaştı.

Omzuna yeni yeni ulaşan saçlarını kulak ardı ederken omzunda asılı yayını düzeltti ve bir ok çıkardı. Yanındaki Cihan'a döndüğünde onun da kendisini izlediğini fark etmişti.

"İyi bir avcı olduğunu sanıyordum." diye söze başladı, sonra kısık sesiyle güldü. "Henüz bir şey vuramadın."

Cihan omuz silkti. Bu sırada Kaan'ın silahı patladığında Defne Kaan'ın arkasına kaçarak saklandı.
Julie, onun bu hallerine de güldü.
Öğlen Dore hakkında bilgi alıp ona ihanet edeceklerini fark etmişti, şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

Bu, aklına geldiğinde yüzü düştü. Kaan'ın silahından yayılan taze barut kokusu havaya karışırken yine Dore'yi özledi.

Bir ağacın altında kıpırtı hissettiğinde yayı omzundan indirip kavradı, oku ucuna taktı.

Aynı kıpırtıyı diğerleri de hissetmişti ki toparlandılar. Lexus fısıltıyla sordu: "Bir keçi olabilir mi?"

Defne, Lexus'un kulağına yaklaştı. "Hayır bir geyik, kafasına bak!"

Geyik, Julie ile göz göze geldiğinde Julie'nin yayı gerildi. Cihan, onun yanında tüfeğini patlatınca geyik atıldı ve kaçmaya başladı.

Julie, okunu geyiği takip eder gibi sola doğru çevirip bıraktı.

Cihan, "Kaçırdım." diyerek tüfeğini indirdiğinde bir düşme ses duyuldu. Julie, yayını omzuna takarken kıkırdadı: "Ben kaçırmam."

Eve dönmek için yola çıktıklarında vakit gece yarısını iyice geçmişti. Julie o kadar yorulmuştu ki adımları artık diğerlerinin de gerisinde kalmıştı. Kaan ve Lexus geyiği taşırken Cihan da onların silahlarını tutuyor, Defne ile beraber onların arkalarından geliyordu. Bir an Defne ve Cihan durdu. Omuzlarının üstünden Julie'ye baktılar. Onun arkada kaldığını görünce birkaç saniye beklediler.

Julie, yanlarına vardığında Cihan; Julie'nin omzundaki sadağı ve elindeki yayı aldı.

"Senin için taşıyayım."

Julie, buna itiraz etmedi. Defne'nin yanına ilerledi. Başını onun omzuna koyarken kendi kendine konuştu: "Sanırım sizin gibi dağa tepeye çıkmaya alışkın değilim."

Cihan, kaşlarını çattı. Dağa çıkarlarken fark ettiği bir şeyi söyledi: "Nefes alamıyorsun gibi."

"Bir hastalığım var doğuştan geliyor. Annemde de vardı, babamda da."

"Genetik mi?"

"Anneden geçiyor."

Cihan daha fazla sormadı, Julie'yi başıyla onaylamakla yetindi. Kaan ve Lexus'un ileride duraksadığını fark edince adımlarını hızlandırdı. "Ne oldu?" diye bağırdığında Kaan, geri çekildi. Onun çekilmesi ile Cihan'ın görüşüne uzun boylu bir siluet girmişti.

"Bir misafirimiz var."

Julie'nin gözleri kısıldı. Siluetin üzerindeki üniformanın parlayan yaldızlarından onu tanımıştı; kahkaha attı. "Adal!"

SOYLULAR VE CANAVARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin