yalnızca acı insanı geliştirir," diyordu, "ama acıyla göğüs göğüse gelmelisiniz, kaçmaya çalışan ya da ağlayıp sızlanan kaybetmeye mahkumdur." yüreğinin götürdüğü yere git - susanna tamaro
Satır arası yorumları ve oy vermeyi unutmayın lütfen, keyifli okumalar.
Sonbahar yaprakları dökmeye başlarken ve serin rüzgar insanın bedenini narince okşayıp geçer giderken okulun bahçesinde bulduğu boş bankta oturuyordu. Elinde tuttuğu ve oldukça kalın olan kitabını okurken aynı zamanda maddeleri ezberlemeye çalışıyordu.
Konu ders çalışmaya geldiğinde hukuk okumak epey zorlaşıyordu.
Esen rüzgar sarı saçlarının yüzüne saldırmasına neden olurken bu savaş canını sıkıyor ve eliyle geriye atmaya çalışırken bıkkın nefesler bırakıyordu.
Dakikalar sonra yabancı bir el saçlarını tutup nazikçe geriye aldığında başını kitabından kaldırdı ve şaşkın irislerini yanına oturmuş olan erkeğe dikti. Saçlarındaki varlığı hiç hoşuna gitmemiş gibi duruyordu.
"Bakma öyle, yardımcı oluyorum sadece."
Zühre saçlarını tutan eli kendinden uzaklaştırmak adına kolunu yavaşça itmiş ve bankta biraz daha kaymıştı. "Bana yardımcı olmak istiyorsan uzak dur." Zühre tekrar kitabını okumaya devam ederken Devrim yüzünde oluşmuş tebessüm ile arkasına yaslandı ve kollarını bankın iki tarafına doğru uzattı. "İmkansız şeyler isteme benden."
Zühre kulağına dolan sesi duymamazlıktan geliyor ve büyük bir sabır ile okumaya devam ediyordu.
"Aslında gayet kolay." Kafasını kaldırdı ve doğallıktan uzak oldukça samimiyetsiz bir tebessüm yerleşti kiraz dudaklarına. "Poponu kaldırıyor ve o bacaklarını hareket ettiriyorsun?" Devrim, Zühre'yi umursamadan bankta ona doğru yaklaştığında kız gözlerini yuvarlamış ve elinde tuttuğu kalın kitabı sertçe kapatmıştı.
"Senin anlama kapasiten yine yerlerde en iyisi ben göstereyim."
Zühre oturduğu yerden kalkıp aniden fakülteye doğru yürürken Devrim'de ardından kalkmış ve birkaç adımda hemen yanında bitmişti.
"Ne olur bana da öyle baksan?"
Zühre yürümeye devam ederken kaşlarını kaldırdı.
Önüne bakıyordu.
"Nasıl?"
"Merih'e baktığın gibi."
Zühre'nin adımları yavaşlarken göğsünde tuttuğu kitabı biraz daha bastırdı. Hemen iki adım gerisinde duran adama usulca döndü ve sorgular bir biçimde tek kaşını kaldırdı.
Merih'in ismini Nihal haricinde birinden duymak tuhaf hissetirmişti.
"Nasıl bakıyor muşum?" Diye sorduğunda Devrim bir adım daha yaklaştı kıza. Kendinden daha kısa olduğu için kafasını hafifçe eğdi ve bakıldığında uçsuz bir ormanı andıran yeşil hareleri uzun uzadıya izledi. "Böyle..." Diye fısıldadığında Zühre parmak uçlarında kalkıp yüzlerini birbirine daha da yaklaştırdığında böyle bir hamle beklemeyen Devrim affalamış ama istifini asla bozmamıştı.
"Ne acı..." Derin bir nefes aldı ve gözlerine alaylı bir bakış yerleştirdi. "Ona bu kadar komik bakıyor olmam." Göğsünde tuttuğu kitabı Devrim'in göğsüne iterken tutmasını sağladı. "Bana bir daha Merih deme ve öyle bakma Devrim Aksoy!"
Sarı saçlarını geriye atıp giderken kendilerini izleyen gözleri hiçe sayıp hızla fakülteye girdi.
Bir hafta geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihaşk +18
ChickLitHer son yeni bir başlangıç... "Onu sevmek cehenneme gülümseyerek yürümek gibiydi.." Son kez baktı ayaklarının altında kalan İstanbul'a. Kendisinden bir hayat çalan, mezarı olup diri diri gömüldüğü şehre buruk bir tebessüm armağan etti. "O bir kati...