10. BÖLÜM | BOLAT GRUP |

11.7K 793 171
                                    


Dostoyevski "İnsancıklar" adlı kitabında: "Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu." diyor. İnsanın içine atmasının, güçlü görünmeye çalışmasının en yorucu hali bu olsa gerek..


 İnsanın içine atmasının, güçlü görünmeye çalışmasının en yorucu hali bu olsa gerek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm şarkısı: OZBİ | SONU YOK |


Lütfen satır arası yorumları ve oy vermeyi unutmayalım.

Keyifli okumalar ✨














Hayat ucu görünmeyen bir uçurum, sonsuz bir yol sanki. Aniden kalbe giren bir sızı, ruhu yakan ateş veyahut koca bir bilinmezlik silsilesi. Ağır bir dram romanı ve sonu belirsiz finaller ile dolu olan.

Ne mavi gökyüzü, ne mor salkımlı çiçekleri ne de beyaz güvercinleri...

Her şey fare kapanına konulmuş küçük, sarı bir peynirden ibaretti.

Tehlikeli bir göz yanılgısı, acemi bir aldanış ve yok edici tutkular.

Gecenin ayazı, bir sönüp bir parlayan turuncu sokak lambalarının dengesizliği; küçük insanların uzaktan gelen mırıtlıları ve İstanbul'un her yerinden duyulan korna sesleri.

Arap saçının arasında kalmış, yolunu bulmaya çalışan genç bir beden ve sahip olduğu ihtiyar ruh.

Yürüyordu.

Yollar bitmiyor, engeller artıyordu. Göçebe sürdürdüğü yaşamında her coğrafyada ayrı bir duygu keşfediyordu. Tadıyor, yaşıyor ve sonunda yoluna devam ediyordu. Her adımında sırtında oluşan kambur büyüyor, büyüyor ve onu daha çok yutuyordu.

Narin bir rüzgar bile naif bedenini oradan oraya savuruyordu.

Zihnindeki tilkiler uslanmaz bir halde dönüp dururken bunalıyordu.

Derin bir nefes aldı.

Burun deliklerinden içine doğru süzülen oksijeni hissetti ve aralık dudakları kapandı.

"Merih?"

Geceye meydan okuyan ela gözler öylece önünde dururken yeşil irislerini şaşkınlık ile büyütmüştü. Teninde duran yabancı ten, ruhunu kavrayan bakışlar ve ısınan bedeni düşünmesine engel oluyordu.

"Zühre..."

Merih, Zühre'nin elini yüz hizasına getirirken kaşları gevşemiş daha sonra ise tekrar çatılmıştı. Kendi ellerine bulaşan kandan parmakları arasına akan kana kadar gezdirdi gözlerini ve baş parmağı ile akmak üzere olan bir damlayı tuttu. "Bu halin ne?" Soruyu Zühre'ye yöneltse bile gözleri hala elindeydi.

İntihaşk +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin