17. BÖLÜM | GÜZEL, ALIMLI LAKİN KANAYAN; YARALI|

12K 660 152
                                    

"gerçek mutluluk yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilintilidir. mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.”

toprak ana - cengiz aytmatov

toprak ana - cengiz aytmatov

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Keyifli okumalar ✨








"Sen ne adi bir adamsın! Hiç utanmadın mı kızının rızkını bu günaha verirken!"

Bir biblo duvardaki yerini alırken ve parçaları yatağının altına saklanan kızın kalbi gibi dört bir yana dağılırken küçük kız gözlerini daha sıkı kapattı. Korku, korku ve korku. Ruhunu saran bu duygu ile ettiği mücadelesi küçük bedeni için fazla büyüktü.

"Sanane kadın! Sanane!" Ve bir ses daha duyuldu. Bu herhangi bir nesnenin kırılmasına benzemiyordu. Daha çok bir insan bedeninden yankı etmiş gibiydi ki öyleydi.

Zeliha yanağında hissettiği keskin acı ile kendini parkeler üzerinde bulurken başında dikilen adam yumruklarını sıkmış bir halde izledi yerdeki kadını. "Ne diye o çeneni açıyorsun? Sonunun bu olacağını bile bile!" Sonlara doğru neredeyse bir haykırış koparken dudaklarından Zeliha ellerini dayadığı parkelerden destek alarak doğrulmuş ve siyah saçları yüzünü sararken nefretle, kinle ve korkusuz bir şekilde baktı kocası olana lafta adama.

"Gücün bir tek kadına yetiyor değil mi?" Kadın titreyen dizleri ile ayağa kalkarken yanağında hissettiği acı yutkunmasına neden oldu. "O köpeği olduğun adamlara da bu şekilde havlayabiliyor musun?" Kadın sanki az önce hiçbir şey yaşanmamış gibi kahkaha attı.

Samimiyetten uzak, bir buz kadar soğuktu.

"Bana bir daha o kirli ellerini kaldırırsan-" Bahadır içki kokan nefesi ile iki adımda yaklaştı karısına ve tek kaşını kaldırdı. "Ne olur?" Zeliha iğrenir bir halde ona bakarken gözlerindeki ifade usulca hayal kırıklığına dönüştü. Ağlamak geliyordu içinden lakin bunun nedeni aldığı darbe değildi. "Sen kimsin?" Diye fısıldadı titreyen sesi ile. "Benim aşık olduğum adama ne yaptın?"

Bahadır'ın yüzündeki öfke yavaş yavaş yok olurken Zeliha onu iterek kendinden uzaklaştırmış ve kafasını sağa sola sallarken yere tükürmüştü. "Lanet olsun senin insanlığına."

Onu gerisinde bırakıp kızının odasına girdiğinde içine akıttığı gözyaşları irislerini yırtarak firar etmiş ve süzülmeye başlamıştı yanaklarından. Kalbi daralıyor, göğsü sıkışıyordu. Elini sol yanına bastırırken içeriden gelen kapı sesi ağlamasını şiddetlendirmişti. O sırada saklandığı yerden çıkan küçük beden kadının bir anlığına durmasına neden olurken kendisine doğru koşan kızı kolları arasına aldı. "Anne?..."

İntihaşk +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin