"Ayağı kırık bir at gibi topallıyordum ortasında hayatımın ve tüfeğin icadına asırlar vardı."
Bölüm Şarkısı: Ufuk Beydemir |Ay Tenli Kadın|
YAZAR NOTU: Yazarken epey keyif aldığım :) bir bölüm oldu. Hikaye ve karakterler tam istediğim şekli alıyorken bence artık daha hareketli bölümler okumaya başlayabiliriz... Bu arada iki gün içerisinde hikayenin okunma sayısında büyük bir artış oldu. Hikayeme gelen, bu evrende bana eşlik eden herkese teşekkür ederim.
KEYİFLİ OKUMALAR
"Genç bir kız olduğunda güzelleşecek ve mutlu olacaksın." Küçük elleri annesinin siyah saçlarında gezerken teninde hissettiği yumuşaklık ve burnuna dolan annesine has koku ile tebessüm etti. "Peki..."diye mırıldandı ve yeşil irislerini kaldırarak annesinin gözleri ile birleştirdi. "O gün geldiğinde hala kucağında olmaya devam edecek miyim? Sen yine saçlarımı örecek misin ya da saklambaç oynayabilecek miyiz?" Birbirinden masum soruları ruhunda var olan tüm saflığı ile dile getirdiğinde Zeliha'nın gözleri parıldamış, dudakları merhamet ile kıvrılmıştı. "Sen her zaman benim küçük kızım olacaksın! Değil yedi, yetmiş yaşına gelsen dahi benim bebeğim olarak kalacaksın." derken işaret parmağıyla yanağını işaret etti. "Şimdi öp bakalım! Nasıl güzel öpüyorsun bir görelim!"
Zühre küçük bir kahkaha atarken annesinin yanağından öpmüş ve annesi de onun yanağına uzun, aşk dolu bir öpücük bırakmıştı. "Şimdi uyu bakalım." Küçük Zühre başını sallarken minik parmaklarını saç örgüsünde gezdirmiş ve ardından annesinin kucağından inerek yatağına yerleşmişti. Çıplak ayakları yatağın soğuk çarşafı ile buluştuğunda tebessüm etmiş ve annesinin üzerini örtmesini seyre dalmıştı. "İyi uykular anne." Zeliha kızına karşılık verirken eğilerek alnından öpmüş ve son kez onun yeşil harelerine baktıktan sonra odanın kapısına ilerlemişti. Işı kapattığında oda gece lambası ile aydınlanmaya devam ederken kapıyı örterek kendisini odanın dışına atabilmişti.
Yorgun adımları ve ağrı dolu bedenini yumuşak bir tabana atmanın verdiği istek ile odasına yönelirken dış kapıdan gelen ses durmasına neden olmuştu. Biçimli kaşları çatıldı, gözlerini kapıya dikerken; kulaklarına anahtar sesleri dolmaya başlamıştı. Kapının ardında kimin olduğunu bildiğinden derin bir nefes alırken ruhuna binen ağırlığın altında kapıya yürüdü. "Bahadır?" diye seslendi kısık çıkan sesi ile. Zühre'nin uyanmasını istemiyordu.
"Zeliha! Kapıyı aç."
Onun sarhoş sesi kadınının bıkkın bir şekilde gözlerini kapatmasına neden olurken elini kapıya yasladı ve zinciri takarak kapıyı açmasına engel oldu. "Açamam!" diye bağırdı kadın onun duyabileceği şekilde. "Birkaç gün gelme eve! Zühre yaşananları unutana kadar!" Bir süre ses gelmezken adam saniyeler sonra sertçe vurdu kapıya. "Dışarıda mı yatayım?" diye sordu. Öfke dolan sesi Zeliha'nın göğsündeki ağırlığı daha da arttırdı. "Nereden geldiysen oraya git!" Dayanamıyordu ve yavaş yavaş sabrının sonuna geliyordu. "Sen bulursun yatacak yer işin ne!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihaşk +18
ChickLitHer son yeni bir başlangıç... "Onu sevmek cehenneme gülümseyerek yürümek gibiydi.." Son kez baktı ayaklarının altında kalan İstanbul'a. Kendisinden bir hayat çalan, mezarı olup diri diri gömüldüğü şehre buruk bir tebessüm armağan etti. "O bir kati...