40. BÖLÜM |CEHENNEM|

7.2K 469 445
                                    

Bu sefer bölüm alıntısı sizden gelsin. En sevdiğiniz kitaptan, yazardan, şairden veya şarkıdan...





Uzun bir aradan sonra merhaba

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun bir aradan sonra merhaba...

Öncelikle gecikme için hepinizden özür dilerim lakin son iki ayım hem fiziksel hem de psikolojik olarak dayanılmaz haldeydi. Bu dönemde bir şeyler yazmak için oldukça dolu ama bir o kadar da yorgun bir zihne sahiptim. Halen daha bir şeylerin yolunda gittiğini söyleyemem lakin usul usul tren raya geri dönüyor gibi hissediyorum.

Üniversiteye geldiğimden beri ise doğru düzgün oturduğumu, kendime vakit ayırdığımı hatırlamıyorum.

Sona gelirken şunu söylemek istiyorum. Kendinize lütfen değer verin. Ruhunuza iyi bakın.

Keyifli okumalar...

Bu arada 400K olduk!!!

OY VE YORUM SINIRI

300 OY 400 YORUM



















"Sonra ne oldu?"

Soğumaya yüz tutmuş kahvemden bir yudum alıp masanın üzerine bırakırken arkama yaslandım. "Süheyla Hanım'ın o bir kartalı andıran bakışları eşliğinde gece sona erdi! Eve geldiğimde bedenimi kontrol ettim delik ya da kan var mı diye!" Ben dün geceden kalma gerginliğim ile konuşurken Nihal kahkaha atmıştı. "Gerçek bir kaynana! Dua et görümcen yok." Nihal'in alaylı tınısı ile gözlerimi devirdim. "Neden öyle diyorsun!" Deniz isyan edercesine konuşurken ona baktım. "Belki zamanla sever seni,"

"Öyle bir zamanın olduğuna inanmıyorum ha varsa da göreceğimi sanmıyorum."

"Ya!" Nihal aniden elini masaya vurduğunda üniversite yemekhanesinde birkaç göz üzerimize dönmüştü. "Sırf şu sarı saçların, yeşil gözlerin ve at gibi fiziğin için bile severdim seni, Süheyla Hanım'ın yerinde olsaydım. Hem, senden iyisini mi bulacak?"

Alayla güldüm.

Aklıma gelen şey ile kaşlarım çatılmıştı. "Az kalsın buluyormuş," diye fısıldadım neredeyse küfür edercesine ve bu karşımda oturan ikilinin şaşkınlıkla bana bakmasına neden olmuştu. "Nasıl yani?" Diye sordu Deniz dikkat kesilirken. "Merih birkaç sene önce biriyle sözlenmiş," Kendi kendime fısıldarken dirseğimi masaya yasladım ve çenemi avcuma yasladım. "Şaka! Kimmiş peki kadın?" Bilmiyorum dercesine omuz silkerken. Aklıma gelenler ile titrek bir nefes bıraktım.

Sessizliğin hakim olduğu yolculuk sona ererken vakit Külkedisi'nin eve dönme zamanını işaret ediyordu. Biraz sonra içinde bulunduğum araç o küçük bal kabağına dönecek ve ben ruhuma ait olan yıpranmış elbiselerimi giyecektim. "Zühre!" Yan tarafımdan gelen tanıdık ses ile derin bir nefes alırken hissediyordum. Zihnim fazlasıyla kalabalıktı ve ben o kalabalıkta yolumu kaybetmiş gibiydim. İçlerinden birinin kolunu tutarken kendime çevirdim. "Kim?" Diye sordum keskin, sual dolu yeşil gözlerimi karşımdaki adamın ela gözlerine dikerken. "Sözlendiğin kadın kimdi?" Merih'in bıkkın ifadesi kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. "Ne önemi var?" Diye sordu kemerini çözüp bedenini tamamen bana çevirirken. "Hani geçmişim ile ilgilenmiyordun?" Dudaklarım aralandı lakin kapandı. Bu işlem birkaç defa daha tekerrür ederken alayla gülüp kemerimi çözdüm. "Her neyse,"

İntihaşk +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin