16. BÖLÜM | YALNIZLIĞI ALDATMAK|

12.5K 728 163
                                    

Tolstoy, “Uzak ve imkansız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir.” der. Nasip, çok güzel bir ihtimaldir.



 Nasip, çok güzel bir ihtimaldir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yazar Notu: Bölüm gecikmesi için üzgünüm. Lakin YKS'de ikinci senem ve bu nedenle fiziksel olarak da psikolojik olarak da kendimi pek iyi hissettiğim söylenemez. Elimden geldiğince aktif olmaya ve yazmaya çalışıyorum ama böyle gecikmeler de oluyor. Bu nedenle anlayış ile karşılamanızı sizden rica edeceğim ♥️




Hikaye hakkında ne düşünüyorsunuz?

Keyifli okumalar ✨





















Kalbinden tenine doğru yayılan, tanıdık ama bir o kadarda yabancı olan his. Göğüs kafesinin altında yer olan organın deliler gibi attığı, nefesini kesen bir şeyler...

Sanki hayallerine açılan kapıdan giriş yapmış ve aniden kapı kapanırken orada kalmış gibiydi. Uyuyamıyor, yemek yiyemiyor ve bir türlü rahat hissedemiyordu. Yalnızlığı aldattığı adamın, üzerinde bıraktığı histen kurtulamıyordu. Olmayacak bir hayalin peşinde giderken şimdi olan durumların şaşkınlığı içindeydi.

Neydi bu tam olarak?

Her şey kötüye giderken ve iyi olanlar bir o kadar uzak dururken parmaklarının ucuna değen, oradan da iliklerine kadar ilerleyen bu duygu durumunun literatürde ki ismi neydi?

Mutluluğu tam olarak hissetmek bir insana verilecek en güzel nimet olabilirdi. Çok uzun zamandır acının sunduğu kadehten fütursuzca içerken yıllardır bedenini esir almış bu sarhoşluktan kurtulmuş ve ilk defa kendinin farkına varabilmişti.

Şimdi çırpınmaya çalıştığı bu uçsuz bucaksız okyanusta yüzeye çıkmış olmanın verdiği rahatlık ile derin bir nefes aldı ve dudaklarına var olan tebessümü silmeye yeltenmedi. Hakkı olanı alma vakti gelmişti ve vermek gibi bir niyeti yoktu. 

Yıllarca bir kafeste yaşamanı sürdüren beyaz güvercin açılan küçük kapıdan gökyüzüne süzülürken paslanmış kanatları ağrıyordu çünkü uçmayı unutmuştu. Bu nedenle sağa sola yalpalıyor, düşe kalka uçmayı hatırlamaya çalışıyordu. Lakin ne olursa olsun kanatlarına, beyaz tüylerine çarpan ve usulca okşayıp giden rüzgar ruhunun eteklerini kavramış olan ateşi söndürüyordu. Kalbi heyecanla atarken karşısında doğmuş, aydınlatan güneşe doğru kanat çırpmaya devam etti. 

Seri adımlarla geldiği evin kapısının önünde durmuş ve zile basmıştı. Geçen seferin öfkesiyle zildeki elini çekmiyor, sağ bacağını titretirken siyah; çelik kapının açılmasını bekliyordu. "Bu ne densizlik!" Kapının ardından gelen bağırış ile zaten yerinde olan keyfi biraz daha artarken kapı sonunda açılmıştı. Mavi, beyaz çizgili pijamaları ve yarı uyanık haliyle ev sahibi tam karşısında duruyordu. "Günaydın Müfit Bey!" Sesindeki neşe yaşlı adamın kaşlarını çatmasına neden olurken Zühre kahverengi çantasından birikmiş tüm kira parasını çıkardı.

İntihaşk +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin