24.Bölüm

12.2K 429 9
                                    

İYİ OKUMALAR :)

Gözlerim bana oyun mu oynuyordu? Karşımdaki.. O olamazdı. Aklım almıyordu. Neler dönüyor hiçbir fikrim yok.

Kalbimin sesi sanki ortamdaki sessizliği bozuyordu. Elimdeki telefonu düşürmemek için sımsıkı tutuyordum.

"Mira?"

Şaşkınlığımın verdiği suskunluk hala devam ediyordu. Konuşmak istesemde ağzımı açamıyordum. Dudaklarım mühürlenmiş gibiydi. Gözlerimle hareketlerini izliyordum.

Şaşkınlığımın etkisinden çıkıp bana doğru yavaş adımlarla yürüdüğünü algıladığımda bende gerilemeye başladım.

"Sen.. Neler oluyor?" Sonunda konuşabilmiştim. Ne kadar saçmalasamda bir iki kelime edebildim.

"Her şeyi anlatacağım."

"Üstüme doğru yürümeyi keser misin? Dinliyorum."

"Şimdi değil Mira."

"Ne demek şimdi değil."

"Zamanı var demek."

"Resmen beni kaçırdın. Buna nasıl cesaret ettin. İan, seni bulduğunda geb.."

"Ahahaha.. Güldürdün beni Mira. Ne yapacak beni öldürecek mi?"

"Evet!"

Karşıma geçmiş alayla konuşuyordu birde. Sinirlenmiştim ve sinirlenmekte de haklıydım.

Aklıma elimdeki telefon geldiğinde kulağıma götürdüm. Ne diyeceğimi bilmediğim için bir iki dakika düşündüm.

"Mira iyi misin? Neler oluyor?"

"Murat, ne olduğunu bende bilmiyorum ama.."

Elimdeki telefona uzanıp almak istediğinde geriledim.

"Ne yapıyorsun sen."

"Ne yaptığımı şimdi görürsün."

Ne demek istediğini düşünürken boşluğumdan yararlanıp elimdeki telefonu aldı. Almak için adım attığımda eliyle dur yaptı. Ekrandaki isime baktı ve kulağına götürüp konuşmaya başladı.

"Ben Aras.. Mira benim yanımda. En güvenli yerde merak etme. Senin kim olduğunuda biliyorum diğer her şeyide biliyorum.. Sedat abi seni arayacak.. Konuşuruz."

Telefonu kapatıp bana uzattı. Telefonu sinirle elinden çekip aldım. Salondaki koltuklardan üçlü olana oturdu. Sakin tavırlarını hayretle izliyordum. Ayakta sap gibi kaldığımı düşünerekten karşısındaki tekli koltuklardan birine oturdum.

Sakin konuşmaya çalışarak "Sen ya da siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?" Dedim. Sadece yüzüme baktı. Cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Böyle yaparakta benim sinirlenmeme sebep oldu. Ayağa kalkarak bağırdım.

"Yeter artık Aras. Yüzüme bakmayı kes! Ya bir açıklama yap ya da ben gidiyorum."

Ayağımı sinirle yere vuruyordum. Tekrar cevapsız kalınca kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda iki korumayla karşılaştım. Tam adım atmıştım ki korumalar önüme geçti.

"Mira.. Ben istemediğim sürece buradan gidemezsin. Burada olmanın keyfini çıkarmaya bak.."

"Keyfini mi çıkarayım.." Arasa doğru yürüyüp yüz yüze gelecek şekilde durduğumda konuşmaya devam ettim. "Bana alıkoyuyorsun ve keyfini mi çıkart diyorsun.. Bak Aras, biliyorsunki ben senden nefret ediyorum. Sana katlanmam imkansız. Hem ben İansız uyuyamam. Nişanlımın yanına götürsen beni iyi edersin." dedim ve bir kez daha saçmaladım. Neden bu kadar yaklaşmıştım ki. Yakınlığımızın verdiği heyecandan dolayı doğru düzgün konuşamıyordum.

Allahtan yalan söylerken burnumuz uzamıyor.

Merakla Arasın ne diyeceğini bekliyordum. Gözlerini kısmış gözlerime bakıyordu. Bakmasından rahatsız olup gözlerimi kaçırdım. Aslında rahatsız olmak değilde gözlerinin içinde kaybolmaktan korkuyordum. Hasret kaldığım gözlere bakmak kalbimde acı hissi veriyordu. Çünkü gerçekler gün yüzüne çıkıyordu. Arası sevdiğimi haykırıyordu kalbim.

"Gözlerin..Öyle demiyor."

"Ne diyorlar."

"Aras seni seviyorum diyorlar.. Bana öyle bakma dayanamıyorun diyorlar.. Hmm.. Birde Aras beni öp diyorlar."

Ağzım açık şaşkınlıkla Arası dinliyordum. Tokat atmak için elimi kaldırmıştım ama Arasın eli, bileğimden yakalamıştı.

"Pişman olacağın şeyler yapma Mira."

"Hiçbir. Zaman. Pişman. Olacağım. Şeyler Yapmadım."

Her kelimeyi üstüne basa basa söylemiştim.

Aras yavaşça üzerime eğildi. Yaptığı hareket heyecanlamama sebep olurken yavaş yavaş gerilemeye başladım. Sırtım sert bir yere çarpınca göz ucuyla nereye çarptığıma baktım. Duvara çarpmıştım. Yaptığım hareket yüzünden Duvarla, Aras arasında kalmıştım. Boşta kalan taraftan kaçmak için adım attığım an Aras elini belime koyarak buna engel oldu.

"Aras.. Ne yapıyorsun."

"Bunu.." Deyip dudaklarıma yapıştı. Ani öpüşü beni afallatmıştı. Şuan neden buradayım neden Aras beni öpüyordu hiçbir şeye anlam veremiyordum.

Karşılık vermediğim için Arasın belimdeki eli sıkılaştı. Dudakları bana karşılık ver dercesine öpüyordu.

Ne yapmalıydım? Hasret kaldığım adamın öpüşüne karşılık vermeli miydim? Seviyordum sonuçta. Ne olursa olsun diye düşünürken Arasa karşılık vermeye başladım.

İlk defa öpüşüyormuşum gibi heyecandan titreyen bacaklarıma içimden lanetler okudum. Elimi Arasın omzuna koydum. Gözlerim dudaklarının verdiği tattan dolayı kapandı. Anın tadını çıkarmaya başlamıştım ki Aras geri çekildi. Gözlerimi açıp soluk soluğa Arasa baktım.

"Bana karşılık verdiğin için pişman mısın Mira?"

Sorduğu soruyla Arasa bakakaldım. Demek bu yüzden beni öpmüştü. Yaptığım hiçbir şeye pişman olmam dediğim için. Peki şuan pişmanlık yaşıyor muydum? Tabikide hayır. Sevdiğim adama karşılık verdiğim için pişman olamazdım. Dürüst olmaya karar verdim.

"Hayır."

"Güzel."

"Peki ya sen.. Sen pişman mısın Aras?"

"Ne için?"

"Bu soruyu sormak için öpme yolunu seçtiğin için. Sonuçta bu sorunun cevabını başka yöntemlerle de alabilirdin."

ORTAKLIĞIN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin