Kız, sessizce KSKS profesörünü beklerken kitap okuyordu –daha doğrusu okuyamıyordu–.
Fazlasıyla rahatsız edici bu tartışma seslerinin kimlerden geldiğini görmek için kafasını kaldırmasıyla içinden lanet okuması bir oldu.
Her zaman ki gibi sarışın çocuk birilerine sataşıyordu ve sataştığı kişiler cüppelerinden belli olduğu üzere Gryffindor öğrencileriydi. Yani klasik bir Slytherin ve Gryfindoor kavgası.
Kız okulda kimseyle muhattap olmasa bile çoğu kişinin soy ağacına kadar biliyordu. Bu onun gelecekte başına dert olacağından habersiz olan merak duygusuydu. Eğer merak ettiği şeyleri öğrenmeseydi kalbine bir öküz oturmuş gibi ağırlık çöküyordu.
Kız bunları düşünürken kavga eden kişiler birbirlerine büyü atmaya başlamıştı bile.
Aslında Hogwarts'ta ki kavgalar büyü atacak seviyeye kadar gelmezdi –yani gelemezdi– eğer gelseydi işin içine ağır cezalar giriyordu.
Atılan büyüler yasak büyüler olmadığı için çevredeki hiçbir öğrenci karışmıyordu hatta tam tersine kavgayı büyük bir heyecanla izliyor ve kendi binalarında olanlara destek veriyorlardı.
Ta ki atılan son büyüye karşı. Kırmızı cüppeli bir kız, yeşil cüppeli sarışın oğlana 'Crucio' büyüsünü tam atacağı sırada, büyüyü ters teptirerek kavgaya dahil olan biri oldu.
Baştan beri duvara yaslı bir şekilde kavgayı izleyen –kitabını okuyamadığı için– ; siyah, uzun saçlı ve gri gözlü Slytherinli kızdı. Herkes nefesini tutmuş kıza bakarken, kız ölümcül bakışlarını karşısındaki Gryfindoor'lu öğrenciye tutmuştu. Ve ilk defa konuştu.
"Okulda yapılması yasak olan bir büyüyü yapacak kadar aptal cesaretine sahip olmalısın. Yoksa cahil cesareti mi demeliydim?"
Kırmızı cüppeli öğrenci, yerin dibine girmesini sağlayan cümleyi söyleyen kişiye sadece boş boş bakıyordu. Aslında biraz korkmuşa benziyordu. Fakat çokta belli olmuyordu.
Herkes asalarını indirince, kızda indirdi. Ve sağına baktı. Sarışın çocuk, mavi gözlerini kızın gri gözlerine dikmiş, anlam veremeyen bakışlarla bakıyordu. Kız ise dümdüz bakıyordu. Hiçbir duygu belirtisi yoktu. Belki de vardı ama kız sakladığı için görülmüyordu.
Bu iki genç birbirlerine bakarken kimseden en ufak bir ses bile gelmiyordu. Tutulan nefesler hala verilmemişti. Kız bakışlarını sarışın oğlandan çekip –ki toplasan 5 saniye bile bakmamıştı– diğer öğrencilere yani kavgadaki öğrencilere bakmaya başlamıştı. Fakat kimse kızın gözlerine direkt bakamıyordu.
Kız bunun sebebini çok iyi biliyordu. Hem griden başka renk barındırmayan hem de soğuk ve öldürücü bakışlara sahip olan bir çift göze ona göre kimse direkt bakamazdı. Az önceki mavi gözlü çocuk hariç.
Kırmızı cüppeli kız tam ağzını açıp konuşacağı sırada içeri iki kişi girdi. Fakat bu iki kişi öylesine iki kişi değildi. Biri Hogwarts Müdürü, biri de öğrencilerin en çok korktuğu aynı zamanda da en nefret ettiği Profesördü. KSKS Profesörüydü.
Ve işte o iki kişinin içeri girmesiyle tutulan nefeslerin uzun bir süre daha bırakılmayacağı anlaşıldı.
Herkes korku ve merak içinde beklerken, kız gayet soğukkanlı bir şekilde duruyordu. Buna şaşıranlar olmuştu ki şaşırmamak elde değil.
Büyü atılarak yapılan kavgadaki kişilere ağır cezalar verileceğini hesaba katarsak kızın korkması gerekiyordu.
Siyah saçlı profesör yani KSKS Profesörü kıza sert bakışlarını dikmişti. Diğer öğrencilere bakmıyordu bile.
Hogwarts Müdürü ise ne kadar sinirli bakmaya çalışsa da yumuşak olan bakışları ile öğrencileri süzdü. Ardından;
"Burada neler olup bittiğini açıklamanızı beklemiyorum çünkü derhal odama çıkıyoruz!"
Kavga eden öğrenciler ve profesörler ordan ayrıldıktan sonra tutulan nefesler verildi. Ortamdaki büyük gerginlik biraz da olsa dinmişti. Fakat Slytherin ve Gryfindoor öğrencileri binalarından puan kırılacağından emin oldukları için hâlâ çok gergindi.
––––––––––––––––––––––––––––––––––––
Yaşlı profesör, odasında sırayla dizilmiş öğrencilere göz gezdirdikten sonra bıkkın olduğu belli olan bir ses tonuyla;
D– "Bu ay kaçıncı odama gelişiniz sayan oldu mu? Daha doğrusu sayabilen oldu mu?"
HG– "Prof–"
D– "Sizden açıklama istediğimi hatırlamıyorum Bayan Granger?"Gryfindoor'lu kızın bugün ki ikinci bu şekilde rezil oluşu Slytherin'li öğrencileri epey keyiflendirmişti. Fakat bu keyif ağır ceza alacakları için olan pişmanlığı ve korkuyu yok edecek kadar fazla değildi.
D– "Sizi bu kadar gülümsetecek ne oldu Bay Malfoy?"
Bu laf üzerine sarışın çocuk dahil odadaki tüm Slytherin'li öğrenciler yüzlerinde ki sırıtışı sildiler ve gayet ciddi bir tavır takındılar.
D– "Size hem güzel hem de kötü haberlerim var çocuklar."
Öğrenciler pür dikkat müdürü dinlerken, kız bakışlarını sadece 2 saniyeliğine KSKS Profesörüne çevirdi –çevirmesiyle gözlerini kaçırıp önüne dönmesi bir oldu–. Kim olsa o bakışlardan korkardı fakat kız korkmuyordu, alışmıştı sadece hayal kırıklığına uğrattığı kişiye bakmak biraz zor gelmişti.
D– "İlk olarak iyi haberden başlayalım, ceza almayacaksınız."
Öğrenciler tam rahatlamış bir ruh haline bürünecekken;
D– "Kötü haber ise cezanın tam kendisi olacaksınız."
Herkes bir anda kafasını kaldırıp birbirine çevirdi. Kimse hiçbir şey anlamamıştı bu da tedirgin olmalarına yol açıyordu. Odadaki gençler birbirine anlamayan bakışlarını gönderirken siyah saçlı profesör araya girdi.
SS– "Birbirinize boş boş bakmayı kesin. Bunda anlamayacak bir şey yok."
D– "Aslında var Severus."Profesör, müdüre onu terslediği için öldürücü bakışlar atarken müdür devam etti.
D– "Bir ceza sınıfı oluşturmaya karar verdik ve sizler bu sınıfın ana karakterlerisiniz. Her zaman aynı cezayı almanızdansa, her gün farklı ve zor cezalar alacaksınız. Malum yaptıklarınız yetti. Okulumuzun başarılı öğrencileri olmanızın yanı sıra soyadlarınız sizi kurtarıyor. Her birinizin ailesinin yeri bende çok değerli. Bazı istisnalar olsa bile."
Tabii ki de son cümleyi söylerken Slytherin'li ikiliye bakıyordu. Siyah, küt saçları olan bir öğrenciye ve sarışın çocuğa.
D– "Alacağınız cezaların size ders olmasını umuyoruz. Aksi takdirde birdaha ki sefere sizi ailenizde kurtaramaz. Ayrıca her iki binadan da ellişer puan kırıyorum."
Herkes pişman bir şekilde müdüre bakarken, kız son cümleden beri odadaki profesöre bakıyordu. Ama bunlar normal bakışlar değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Hortkuluk
ActionŞu an ikisi de susuyordu. Sadece bir çift gri göz ve bir çift mavi göz konuşuyordu. Biri ne yapacağını şaşırmış, pişmanlık ile bakarken, diğeri ihanete uğramış aşk ve üzüntü ile bakıyordu.