II

1.9K 125 29
                                    

Müdürün konuşması bitince herkes dağılmaya başlamıştı. Kız hariç. O siyah saçlı profesörün peşinden koşmakla meşguldü.

AS- "Profesör bir dakika bekler misiniz?"

Profesör ise hiç duymuyormuş gibi yapıp hızlı adımlarla koridorda ilerliyordu.

AS- "Profesör lütfen!"

Son cümleyle birlikte yavaşlayan profesör, hâlâ odasına giden koridorda ilerliyordu. Odasına girip kapıyı kapatmasıyla kapının tekrar açılıp kapanması bir oldu.

SS- "Neler oluyor Ashira?"
AS- "Bir şey olduğu yok."

Profesör kıza ' Emin misin? ' bakışlarını yollarken, Ashria tekrar konuştu.

AS- "Ya da var. Ben öz-"
SS- "Sana birdaha özür dilememeni söylemiştim."
AS- "Evet söylemiştin ama bu durumda başka ne söylenir bilmiyorum."
SS- "Söylemen gereken bir şey yok Ashira. Alıştım ."
AS- "Baba bu sefer ki gerçekten istemeyerek oldu."
SS- "Ne yani? Seni kavgaya zorla mı dahil ettiler?"
AS- "Hayır o anlamda değil. Ben kendim isteğimle kavgaya dahil oldum. Daha doğrusu kendi isteğim dışı. İçimden bir his gelen büyüyü engellememi söyledi, bende yaptım."
SS- "Bu kadar mı?"

Ashira aslında profesörün daha doğrusu babasının böyle diyeceğini biliyordu. Ama yinede kendini bir açıklama yapmak zorunda hissediyordu ve yapmıştı da. Profesörün sorusuna kafasını aşağı yukarı sallayarak cevap verdi.

SS- "Pekala çıkabilirsiniz iyi günler Bayan Snape."
AS- "Sizede profesör."

Odadan çıktığı gibi derin bir nefes alan Ashira, sıradaki dersi için uzun ve dar koridorlarda gözden kayboldu.

------------------------------------

PP- "Sence neden o büyüyü engelledi?"
DM- "Bilmiyorum Pansy. Tek bildiğim şey çok zor ve saçma bir cezanın bizi beklediği."
PP- "Ne yani kıza teşekkür falan etmeyecek misin?"
DM- "Tabii ki de hayır."
PP- "Hmm anlaşıldı teşekkür etmeden teşekkür edeceksin yani."

Sarışın çocuk bu cümle üzerine sadece gülümsedi. Evet ya da hayır demedi. Bu da demek oluyor ki karşısındaki arkadaşı onu gerçekten iyi tanıyordu. Az önceki gülümsemesinde kızın haklılığının yanı sıra onu tanıyor olması da vardı.

Siyah, küt saçlı kız belki de hayatı boyunca onu bırakmayacak, her hatasında ya da her kötü anında yanında olacak tek arkadaşıydı. Evet tek arkadaşıydı. Hiç olmamasından iyidir. Hiç olmaması derken bahsettiğim kişi Ashira Elodie Snape.

O yalnızlığı seçmiş, kendini yalnızlığa hapsetmişti. Her şeyin böyle daha iyi olacağını düşünüyordu. Ama bilmediği bir şey vardı. Bu düşüncesi tamamiyle yanlıştı. Ve bunu ileri ki zamanlarda çok net bir şekilde anlayacaktı. O zaman yaşayacağı duyguların içerisinde pişmanlık fazla yer kaplayacaktı.

Ashira bundan habersiz bir şekilde çantasını omzuna atmış elindeki birkaç kitabı ile Kehanet Dersi'ni işledikleri sınıfa ilerliyordu. Ta ki elindeki kitaplarla ve çantasıyla birlikte yere kapaklanana kadar.

AS- "Bir bu eksikti!"

Ashira, ona kimin çarptığına bakmak için kafasını kaldırmamıştı bile çünkü kimin çarptığı o kadar da umrunda değildi. Şu an tek isteği derse yetişebilmekti.

DM- "Özür dilerim dalmışım."

Ashira, bırak konuşmayı ona çarpan kişiyle göz göze bile gelmedi. Tam arkasını dönüp gideceği sırada:

DM- "Bir sorun mu var? İyi misin?"

Ashira, çocuğun suratına dahi bakmadan ilerlemeye devam ederken cevap verdi.

AS- "Beni düşünmene gerek yok."

Ve sonra son hızla gözden kayboldu.

------------------------------------

Kaçık kadın yine kimsenin onu dikkate almamasına rağmen konuşuyordu. Ashira önündeki kağıdı karalarken bir anda üstünde karanlık hissetti. Kafasını kaldırmasıyla profesörle karşılaşması bir oldu. Hiç telaş yapmadan normal bir şekilde profesörün söyleyeceği şeyi bekliyordu.

PT- "Güçsüzlük-"

Profesör duraksadı ve elindeki fincana bakakaldı. Kalp atış sesleri uzaktan bile duyulabilecek kadar hızlıydı.

PT- "Ve- ve.. ÖLÜM! "

Baştan beri profesörü çok takmayan Ashira, son kelimeyle birlikte bakışlarını profesöre çevirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse şaşırmıştı ama çokta inanmıyordu. Gereksiz kehanetlerle kafayı bozan deli bir kadına kim inanırdı ki? Bir anda etraftan sesler yükselmeye başladı.

Bazıları ' Ucube işte nolucak! ' derken bazıları ise ' Profesör Snape'in kızının ölümle ne gibi bir ilgisi olabilir ki?! ' diyordu.

Bunların yanı sıra kız için endişelenenler de vardı. Mesela en arkada oturan sarışın çocuk. Bu konu hakkında az çok tahmini vardı. Ama tahminlerinin gerçek ile en ufak bir alakası bile yoktu.

Ashira, artık etraftan gelen bu konuşmalara ve profesörün saçmalıklarına dayanamayınca çantasını ve kitaplarını alıp tek bir kelime bile etmeden sınıfı terketti. Bunda korku veya endişe duygusunun bir etkisi yoktu. Sadece öfke sorunları olan bir kızdı ve bu gereksiz şeylere daha fazla tahammül edemeyeceğini bildiği için sınıfı terketmişti.

------------------------------------

DM- "Sence Trelawney söylediklerine haklı mıydı?"
PP- "Nasıl yani?"
DM- "Ölüm diyorum belki de haklıydı. Sonuçta o Snape'in kızı ve böyle şeylerin olma olasılığı yüksek."
PP- "Ne demek istiyorsun Draco?"
DM- "Hani Snape ölüm yiyen ya belki kızını da ölüm yiyen yapmıştır ya da yapacaktır. O yüzden de kehanetinde ölüm vardı."
PP- "Hiçbir fikrim yok ama pekte iyi şeylerin olacağını düşünmüyorum."

Ölüm ve iyi şeyler? Güldürme bizi Parkinson.

––––––––––––––––––––––––––––––––––––

Kehanet dersinde yaşananlar şu an tüm Hogwarts'ta konuşulduğu için Ashira kimseye görünmemeye karar verdi. Eğer Hogwarts'ın kalabalık koridorlarında dolaşırsa herkesin başına toplanıp, saçma sorular soracağını biliyordu. Ve yalnızlığı, huzuru seven bir kızın bu durumu pekte hoş karşılayacağı söylenemezdi.

7 HortkulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin