Arkadaş nedir? Her zaman yanında olan biri midir, telefonun gibi? Veyahut sadece işi düştüğü zaman, seni kullanan ve işi bittikten sonra seni bir çikolata paketi gibi çöpe atan biri midir?
Arkadaşlar nedir, peki? Aynı evde yaşadığın ve aynı genden geldiğin ailen dışında, ikinci bir ailen midir? Arkadaşlar kelimesinde ki "lar" eki değiştirir mi, her şeyi? Sırf birden çok olduğu için kendini iyi mi hissedersin? Yoksa koskocaman bu dünyaya bir tek seni sığdıramamışlar gibi yalnız mı hissedersin?
Arkadaşın varsa her şeyi hissedersin. İkinci ailen gibi huzurlu veya aile sevgisi alamamış gibi sevgisiz , birbiri uğruna her şeyi yapabilecek 2 kız kardeş gibi fedakâr veya kız kardeşi olduğu için aileden dışlanmış gibi sevilmeyen , gerçekten birbirini seven sevgililer gibi mutlu veya birbirlerini sevmeden sadece çıkar uğruna birlikte olan sevgililer (!) gibi menfaatçi hissedersin. Her duyguyu tadarsın, arkadaşın varsa. Peki ya hiç arkadaşın yoksa?
Cevabı çok basit. Yarım hissedersin. Belki de hiç yokmuş gibi hissedersin. Yalnız, sevilmeyen, istenmeyen biriymiş gibi hissedersin. Kim bilir, belki de öylesindir.
İşte Ashira sayesinde "arkadaş" kavramı farklı bir anlam kazanacak. Belki bir kız kardeş, belki bir aile, belki de bir sevgili. "Arkadaş" nedir ki? Tanıdığın herkes mi? Zaman göstermediği sürece bunu da bilemezsin. Tabii eğer "zaman" kavramı varsa? Ya da "zaman" kavramı akıyorsa? Akıyor mu?
––––––––––––––––––––––––––––––––––––
Herkes ortak salonda kahvaltılarını yaparken eğleniyordu, Ashira hariç. O yine düşünüyordu. Hep düşünüyordu. Her ne kadar dışarıdan bakıldığında umursamaz gözükse de, aslında en ufak şeyi bile kafaya takıp, günlerce bu düşünceler yüzünden kendini bitiren biriydi, Ashira.
Kahvaltısını yaparken her dakika başı Hogwarts öğretmenlerinin olduğu yere bakmadan duramıyordu Ashira. Babası ona bakıyor mu veya zihnine girip bir şeyler söylüyor mu diye teyit ediyordu. Neredeyse her kahvaltısı böyle geçiyordu, sıkıcı.
Pansy Parkinson. Ashira'nın kahvaltılarını güzelleştirecek, onu neşelendirecek kişiydi. Ama Ashira bundan bihaberdi. Aynı şekilde Parkinson'da.
PP– "Hey! Günaydın."
AS– "Sanada."
PP– "Bugün nasılsın?"
AS– "Her zaman ki gibi."
PP– "Yani depresif ve agresif."Ashira göz devirirken, aklına gelen şeyle Parkinson ile göz teması kurmaya başladı. Her konuşmasında bunu yapardı. Göz teması. Onun için çok önemliydi çünkü.
AS– "Peki ya sen? Sen nasılsın?"
PP– "Bir an hiç sormayacaksın sanmıştım."Güldü. Ashira Elodie Snape güldü. Neydi bugün? Dünyanın sonu mu?
PP– "Oha!"
Ashira dahil herkes bir anda Parkinson'a döndü. Yani tüm Slytherin binası öğrencileri. Çünkü bağırıyordu, hem de " oha " diye bağırıyordu. Herkes ona garip garip bakarken, yaptığı rezilliği anlayan Parkinson, herkese " kusura bakmayın " dercesine bakmaya başladı. Sonra da Ashira'ya döndü.
PP– "Şey ilk defa gülüyorsun. Yani benim gördüğüm kadarıyla. O yüzden şaşırdım."
Evet, gerçekten de ilk defa gülüyordu. Aslında gülümsemişti. Ama sonuçta gülmeye dair bir adım atmıştı. Bu bile yeter.
Parkinson bu cümleyi kurduğu sırada herkes kendi konuşmasına geri dönmüştü. Yani kimse duymamıştı. Aynı kimsenin Ashira'nın gülümsemesini görmediği gibi. Aslında kimse onu görmezdi. Çünkü kimse onu umursamazdı. Gerçi hâlâ öyle. Birkaç kişi dışında. Bu birkaç kişinin başında Pansy Parkinson vardı.
––––––––––––––––––––––––––––––––––––
PP– "Ders ne?"
AS– "Muggle Bilimleri."
PP– "Ne?"Kusuyormuş gibi bir mimik yapan Parkinson'a, Ashira'nın tepkisi gülümsemek oldu. Bugün 2. kez gülümsedi. İlerleme var ha?
PP– "Yalnız bugün ki 2. gülmen. Gözümden kaçmadı."
AS– "Ama başka ne yapabilirim? Çok komiksin."
PP– "Komikliğime minnettarım o zanan. Seni güldürdüğü için."
AS– "Tamam yeter bu kadar. Sınıfa girelim. Öğretmen gelir birazdan."Ashira hemen sınıfa girerken, biraz arkasından baktı Parkinson. Ashira onu mutlu ediyordu. O da onu. Hem daha arkadaşlıklarının ilk günüydü. Parkinson gerçekten kendisiyle gurur duyuyordu, Ashira'ya arkadaşlık teklif ettiği için.
––––––––––––––––––––––––––––––––––––
DM– "Hey selam Pansy."
PP– "Selam Draco."Ashira o sırada boş boş etrafa bakıyordu. Parkinson kaşlarıyla ve gözleriyle onu işaret etti, Malfoy'a.
DM– "Sana da selam Snape."
AS– "Sana da."" yaptım işte " der gibi mimikleriyle Ashira'yı gösterdi, Malfoy. Parkinson bu durumdan hiç haz etmemişti. Çünkü zorla selam vermişti Malfoy. Ashira'ya üzülüyordu bir yandan da. Ama bunu ona asla söyleyemedi. Çünkü söylediği an arkadaşlığı biterdi, Ashira ile. Ve o bunu istemiyordu. Kısaca Ashira'yı mutlu etmek istiyordu Parkinson. Nedenini o da bilmiyordu. Normalde çok soğuk bir kişiliğe sahip olan Pansy Parkinson, Ashira Snape ile arkadaş olmayı kendi teklif etmişti. Garip bir bağ hissediyordu aralarında. O da bu hisse kapılıp gitti. Ne de olsa 6. hisleri onu hiç yanıltmazdı.
DM– "Bugün Slytherin ile Gryfindoor Quidditch maçı var. İzlemeye geliyorsun değil mi?"
PP– "Tabii ki geliyorum hemde Ashira ile."
AS– "Ne? Ben hiçbir yere gelmiyorum. Hem neden bundan benim haberim yok?"
PP– "Çünkü ben karar verdim."
AS– "Benim adıma?"
PP– "Of hadi ya Ashira. Hem ne yapacaksın ki derslerden sonra? Eğleniriz işte."
DM– "Snape eğlenmeyi biliyor mu ki?"Parkinson, ikisinin kavga edeceğini düşünüp araya girmeye hazırlanırken, Ashira'nın tek tepkisi Malfoy'a dönüp yüzünü buruşturmak oldu. Hani olur ya "hı hı aynen canım hiç bilmem sen haklsın" mimiği. O işte.
AS– "Normalde klişe olarak sana inat edip, gelmem gerekiyor değil mi?"
...
AS– "Ama üzgünüm. Klişelerden nefret ederim. Gelmeyeceğim o maça. Ayrıca belki sen bilmiyorsundur diye söylüyorum, o maça gelip erkekleri kesmek ve ağzı açık onları izlemek sonrasın da da onlarla yatmak için çabalamak veya maçta "aklınca" havalı hareketler yapıp kızları etkilemeye çalışmak sonrasın da da onlarla yatıp bunu arkadaşlarına çok büyük bir bokmuş gibi anlatmak hiçte eğlenceli değil Malfoy. Sana maçta iyi "eğlenceler". "
Söylediği lafla Malfoy'u ortada bırakıp, Parkinson'u kolundan tutup kendisiyle birlikte ilerletmeye başladı Ashira.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Hortkuluk
حركة (أكشن)Şu an ikisi de susuyordu. Sadece bir çift gri göz ve bir çift mavi göz konuşuyordu. Biri ne yapacağını şaşırmış, pişmanlık ile bakarken, diğeri ihanete uğramış aşk ve üzüntü ile bakıyordu.