Keyifli okumalar 📖
-Music: Hozier - Take Me To Church
🖤
*****<Altmış Birinci Bölüm>*****
A.Ö.
Sessizlik odada yankılanıyordu. En yüksek ses sessizliğimizdi. Sedat'ın ve benim. Büyük ihtimalle içinden beni sorguluyordu. Gözlerine inanamıyor duyduklarını süzgeçten geçiriyordu. Ona her şeyi anlatmıştım. Daha doğrusu kendime engel olamayıp dayanamam diye ağladığım için kendimi açığa çıkarmıştım. Bu benim boş kağıda ölüm imzamı atmam demekti. Özellikle geçmişimden birine kendimi tanıtmam çok büyük bir riskti.
"Bir şey demeyecek misin?" dedim.
"Ne demem gerektiğini bilmiyorum." dedi. Elini saçlarından geçirdi. "Seni çok aradı. Yurt dışına bile baktı. Arya Özdemir'i her yerde aradı. Bulamadı."
"Ben Arya Özdemir değilim iki yıldan beri." dedim. Yutkundum. Sormak istediğim o soruyu sordum sonunda. "O... Nasıl..." soramamıştım. Ama beni anlamıştı.
"Uzun hikaye bu. Sana o anlatsa daha iyi olur." dedi. Hızla kafamı iki yana salladım.
"Sakın," dedim. Kalbim korku ile hızlanmıştı. "Bilmesin! Sadece sen biliyorsun bunu. Zaten sana anlatarak büyük bir risk aldım."
"Ne demek büyük bir risk aldım? Neden olan biteni en başından, detaylı bir şekilde anlatmıyorsun? Mesela Avcı ile ne işin olabilir senin?"
"Beni o kurtardı Sedat. O pisliğin elinden kurtardı beni. Ona borçluyum. Yaşadıklarımdan sonra birilerinin beni tanımasını istemedim. Arya Özdemir'i o eve gömdüm. Dışarıya Akrep olarak çıktım. Ve bu beni daha güçlü yaptı. Hem hayata karşı hem de insanlara karşı. Şu an ki hayatımdan memnunum. Aslında sana bunları anlatmamam gerekiyordu. Ama bir anda ağzımdan çıkan şey ile anlatmak zorunda kaldım. Lütfen beni bildiğini hiç kimseye anlatma. Bu ikimiz arasında bir sır." dedim. Kurduğum uzun cümleler sonunda sıkıntılı bir nefes verdi ve ayağa kalktı. Kollarını birbirine bağladı. İleri geri yürümeye başladı odada.
"İnanamıyorum hala! Demek bu kadar yakınımızdaydın." dedi. Kafamı salladım. Önüne eğdiği kafasını kaldırdı ve bana baktı. "Çok değişmişsin gerçekten. Söylesene... Geçen gün... Gördüğüm kişi sen miydin?"
"Nerede?" dedim cevabını bildiğim halde.
"İstiklal caddesinin taraflarında. Marketten arabaya doğru koşarken gördüm seni. Emin olamadım önce. Ama çok benziyordun. Saçların kısa gözlerin mavi olsa bile... Benziyordun. Arabaya binince Asrın'a söyledim. Arya'ya benzeyen birini gördüm dedim. Kafasını camdan çıkarıp baktı. Ama göremedi sanırım. Bir şey demedi çünkü." Kafamı salladım.
"Bende görmüştüm seni. Hayal görüyorum sandım." dedim.
"Demek halüsinasyon görmenin sebebi Demir'in verdiği ilaçlardı." dedi.
"Konuşmayalım bunu." dedim. "Onun yanına gidiyorum demişti. Nereye gitti? O nerede ki?"
"Siyah depoda. Asrın onu bir yıldır orada tutuyor." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...