New story... :D
*****<Yirmi Dokuzuncu Bölüm>*****
O iğrenç koku... O iğrenç asit sesleri... Ve akıllardan geçen o iğrenç senaryolar...
Genç kız duyduklarına dayanamayıp eğilerek yere kustu. Duyduğu kelimeler o kadar iğrençti ki midesini bulandırmıştı.
"Her defasında buraya kusmak zorunda mısın sen?" Asrının sorduğu soru bile onu kendine getirmemişti. Tekrar midesi bulanıyor du. Her Murat Özdemir denince nedense midesi bulanıyordu genç kızın.
"Mustafa temizle şuraları" genç adam sağ kolum dediği adamına bıkmış bir tavırla bakarak seslendi. Mustafa ise ikiletmeden dediğini yaptı.
Mehmet? Ne düşünüyordu? Daha doğrusu ne düşünmesi gerekiyordu o da bilmiyordu. Çünkü doğruyu söylemişti. Fakat buraya girdiyse çıkacağını pek sanmıyordu. Karşısında duran karanlık gözlere sahip baktığı ve dokunduğu yere alev saçan adamın aklından neler geçtiğini bilmek isterdi.
"Mustafa bağla şunun her yerini. Kızı da odaya götür. Kapıyı kilitle kaçmasın."
Peş peşe sıraladığı cümlelerden sonra bulunduğu yerden çıkarak arabasına ilerledi. Tam olarak ne yapacağını bilmiyordu. Ama bir şeyler yapmalıydı. O şerefsiz eğer o evdeyse kesinlikle bir şeyler yapmalıyım diye düşünüyordu.
İçindeki tüm kin ve nefretle beraber gaza bastı. Bu iş artık uzamamalıydı.
****
"Hoşgeldiniz Asrın bey" genç adam kapıyı açan kıza aldırmadan eve girdi. Gözü salonda babasını arıyordu. Balkonda aradığını bulunca onun yanına oturdu."Yeni bir bilgi ile burda olduğunu tahmin ediyorum." babasının sözlerine gözlerini devirdi.
"Murat Özdemir. Gülten teyzeyi öldürmüş onun evine yerleşmiş. Şimdilik..."
"Peki kaynağın kim? Bilginin doğruluğundan ne kadar eminsin?"
"Doğru olup olmaması umurumda değil. Şu an tek derdim bir an önce kızı öldürüp peşine de babasını sürüklemek."
"Ne duruyorsun o zaman. Buraya bunu söylemek için gelmiş olamazsın." Hakan Soykıran gayet sakin ve gülümser gibi duran gözlerle karşı manzaraya bakıyordu. Asrın babasının en çok bu huyundan nefret ediyordu. Kendisiyle ciddi bir şey konuşurken kesinlikle yüz teması kurmuyor gülümser gibi bakıyordu etrafına.
"Kızı depoda hallediceğimi söylemiştim. Ama bunu babasının da görmesi lazım."
"Ve bana bunu nasıl yapıcağını soruyorsun?" Asrın olumlu anlamda kafasını salladı. "Ayrıca o şerefsiz senle ne konuştu?"
"Bu plan senin planın evlat. Ben sana bir fikir veya başka bir şey söyleyemem. Ne yapıcaksan kendi çabanla yapmalısın. Soranlara ondan bundan yardım aldım diyemezsin. Ama yaptıktan sonra da pişman olacağın şeyler olmasın evlat. Yoksa bu pişmanlık ömrün boyunca seni takip eder. Ve.. Onunla sadece havadan sudan konuştuk. Eskiden olduğu gibi... "
Asrın kafasını sağa sola yatırarak kendisini rahatlatmaya çalışıyordu. Demek normal muhabbet etmişlerdi. Buna pek inanmamıştı. "Pekala. Pişman olacağım bir şey olmicak. Gidiyorum ben. Görüşürüz "
Hakan Soykıran intikam ateşi ile dolmuş olan oğlunun arkasından baktı. Karısı yanında olsaydı şimdi mutlaka bir şeyler söyler oğlunun fikirlerinden vazgeçirirdi. Ama şimdi tek başına hiçbir şey yapamıyor belki daha kötü sonuçlara yol alıyordu. Hakan Soykıran oğlunun o kızı öldürmek istemediğini biliyordu. Ve umarım öyle olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...