. S. 45

3.3K 112 20
                                    

İYİ OKUMALAR...

-Bir resmin kalitesi bu kadar mı düşük olabilir ya )):

*****<Kırk Beşinci Bölüm>*****

Günün tek sıradanlığı her sabah kahve içmek yerine içkisini yudumlamaktı. Soğuk bir güne başlamış ve ılık bir duş almıştı genç adam. Belinde ki havlu ile elinde ki pahalı içkisini yudumluyordu. Heyecanlıydı ve sabırsızdı.

Odasına çıktı ve kapısı olmayan büyük gösterişli dolabına baktı. Köşede düzgün durmayan gömleğini görünce küfür savurdu. Asla dağınıklığı sevmezdi. Dağınık bir yer görünce sinirlenir onu düzeltene kadar ortamda terör estirirdi. Bardağını masaya sertçe koydu ve gömleği hırsla eline alarak özenle düzeltti. Tekrar yerine koyarken çok dikkatli davrandı. Kocaman dolapta başka dağınık yer aradı. Göremeyince gözlerini kısarak gülümsedi. Giyeceği takımı seçti ve dikkatli bir şekilde yerinden çıkardı. Bugün özel bir gündü. Takım giyinecekti.

Büyük boy anasının karşısına geçti ve belinde ki havluyu çıkardı. Ayna da ki yansımasına bakarken gülümsüyordu. Islık çalarak üzerini giyindi. Kravatını bağlarken aynada kendisine gözlerini kısmış bir şekilde bakıyordu. Ceketini giymeden önce saçlarına özel spreyinden sıktı ve güzelce taradı. Eliyle son kez şekil verdi ve ceketini giyerek aşağı salona indi. Araba anahtarını ve telefonunu alıp cebine koydu. Masada duran kırmızı kutuyu gülerek aldı.

Evden çıktı ve arabasına bindi. Telefonunda Arya'nın numarasını aradı ama bulamadı. Kızın telefonunu almamıştı. Sesli bir küfür etti ve arabayı çalıştırdı. Acelesi yoktu. Hızlı gitmesine gerek yoktu. Kırmızı ışıkta durunca torpidodan kendisine özel parfümünü aldı ve boynuna iki kere sıktı. Arabaya nane kokusu yayılırken derin bir nefes aldı. "Umarım kokumu seversin doğum günü kızı." Ardından kahkaha atarak yoluna devam etti.

Aynı saatlerde Arya evde yalnız başına televizyona bakıyordu. Düşündüğü tek şey annesiydi. Kendisinden af dilemişti. Ki bunu bir annenin yapması çok kötü hissetmesine sebep olmuştu. Tabi ki de affederdi annesini. Ama yediremiyordu işte. Onca yıl yalan söylemişti. Kolay mıydı yalan söylemek? Peki doğrular ortaya çıkarsa ne olur diye hiç düşünmemiş miydi? Demek kaç defa telefonda konuşurken yakaladığı kişi babasıydı. Annesinin ona mafya bozuntusu diye hitap ettiğini hatırladı. Sonra aklına gelen görüntü ile tüyleri diken diken oldu. Asrın'ın evinde siyah küçük dolapta dosyalar görmüştü. İçlerinden biri ise babasına aitti. Öldürdüğü kişilerin dosyasına büyük bir imza atmıştı Asrın. Tek imzası olmayan dosya Murat Özdemir'e aitti. 

Gözünden bir damla yaş süzüldü genç kızın. Daha güzel şeyler istemişti hayatında hep. Babası ile yaşadığı güzel bir anı istemişti. Ama yoktu. "Neden benim başıma geliyor? Ben ne yaptım ki?" Fısıldayarak söylediği şey ile etrafına bakındı. Asrın'ın olmadığını bilse de yine biri var mı diye bakındı. Sonra omuzlarını silkerek televizyonu kapattı ve salonun büyük camına yaklaştı. Etrafta birkaç koruma dışında hiç kimse yoktu. Bir de şu adını daha önceden öğrendiği koruma vardı. Bir ara Asrın'ın onun yüzünden kızdığı koruma. Adını bile hatırlamıyordu adamın ama. Kendisine baktığını görünce hemen içeri geçti. Asrın istemiyordu onunla konuşmasını. Şimdi adamın boş yere sinirlenmesini hiç çekemezdi. 

Kollarını birbirine bağladı ve yürümeye başladı. Etrafına bakınıyordu görmediği bir şey bulmak için. Kapıları olmayan odalarda ne görmeyi bekliyordu ki zaten? Adamın odasına yöneldi ve büyük yatağı es geçerek giysi dolabının yanında durdu. Siyah, beyaz ve lacivert renkleri yoğundu. Burnuna gelen koku ile dudaklarını ısırdı. Eline değen siyah tişörtü aldı ve burnunu değdirdi. Aldığı koku ile gülümseyerek etrafında dönmeye başladı. Sonra aynada kendisi ile göz göze gelince yerinde durdu. "Ne yapıyorsun salak kız?"

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin