Finalden önce son çıkış...
Hepiniz hoş geldiniz.
Sizlere biraz da olsa geçmişi unutturacak özel bir bölümü sunuyorum.
Umarım sizin için de gerçekten özeldir ^^
Keyifli okumalar 📖
-Music: Model - Mey
🖤
*****<ÖZEL BÖLÜM>*****
A.Ö.
Cehennem ateşi ne kadar sıcak olabilirdi? Bir insanı ne kadar güçlü yakardı?
Hissettiğim cehennem ateşi değildi. Hissettiğim Asrın Soykıran'ın sıcacık dudaklarıydı. Ama eminim ki cehennem ateşinden bir farkı yoktu.
Bu his beni yakıyordu.
Bu his beni mahvediyordu.
Bu his beni ben yapıyordu.
Gözlerim kapalıydı. Dudakları dudaklarımdan ayrılmıştı. Öyle bir boşluğun içine düşmüştüm ki gözlerimi açmak bile istemiyordum. Açsaydım yaşadığım duyguların kanıtı olan göz yaşım gözlerimden düşecekti.
Hiçbir şey umurumda olmasın istedim. Sadece o ve ben olayım istedim. Bir öpücük mü beni Arya'ya dönüştürecekti?
Sanırım öyle olmuştu.
Hiç olmadığım kadar kendimi Arya hissediyordum.
"Gözlerini aç." dedi. Öyle pürüzsüzdü ki sesi ağlamak istedim. Yavaşça gözlerimi açtım. Gözlerimi açmam ile bir damla yaş süzüldü. İşte bunu bildiğim için açmak istememiştim gözlerimi.
Elini yanağıma koydu ve baş parmağı ile yanağımda süzülen yaşı sildi.
"Asrın..." fısıldayışım yorgunluğumu dile getiriyordu. Ona olan özlemimi dile getiriyordu.
"Seni bu görünümünden arındırmak istiyorum. Seni Akrep'ten kurtarmak istiyorum." dedi. Gözleri gözlerimdeydi. "Buna izin ver"
"Asrın..." dedim tekrar. "Ben buna izin veremem." Gözlerini yumdu. Açtığında ifadesiz bir şekilde bakıyordu.
"Neden?" dedi.
"Ben... Sandığın gibi basit bir şey değil olduğum durum. Lütfen anla beni." Elini yanağımdan çekti ve bir adım geri gitti.
"Eğer bana mantıklı bir sebep verseydin seni anlardım Arya." Bu sefer adımı söylemesine bir şey demedim. Hiçbir şey diyemedim.
"Artık gitmem gerek." Kafamı öne eğdim. Şu an yaşadığım duygu yoğunluğu saatlerce ağlatabilirdi beni. Ama bunu burada yapmayacaktım.
"Nereye gideceksin?" Sorusu ile kafamı kaldırdım ama ona bakmadım. Deponun duvarında yazan Siyaha baktım.
"Otele."
"Benimle gelmeni istiyorum. Senin yerin benim yanım." bana bir adım atacaktı ki ben geri adımladım bu sefer.
"Gitmem gerek." dedim tekrar yüzüne bakarak. Tanıdığım Asrın sözümü dinlemez kolumdan tutarak istediği yere götürürdü. Ama öyle yapmadı. Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Seni bırakayım." dedi. Yutkundum. Arabasına yöneldiğinde ayaklarıma emir verdim ve peşinden gittim. O arabaya bindiğinde ben de derin bir nefes alarak yolcu koltuğuna oturdum. Hiç vakit kaybetmeden gaza bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Novela JuvenilGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...