İYİ OKUMALAR...
Medya: Arya ÖZDEMİR
(DÜZENLENMİŞTİR)
*****<Yirmi İkinci Bölüm>*****
"Tamam, Arya sakin ol! Derin nefes al!" lavaboya geçmiş ayna ile konuşuyordu genç kız. Asrının odasından nasıl çıktığını dahi bilmiyordu.
Yüzüne dördüncü kez su geçirdi. Yanıyordu. Ne kadar yüzüne su tutsa da geçmiyordu. Neden geçmiyordu?
Heyecandan mı korkudan mı bilemiyordu ama elleri titriyordu.
"Saçmalıyorsun Arya saçmalıyorsun... Neden böyle bir tepki veriyorum ben? Neden suratına tokat geçirmeden odasından çıktım?"
Adamın öpmesine karşılık verdiği için kendinden nefret ediyordu. Bunu yapmazdı ki hiçbir zaman. Neden böyle bir atağa geçtiğini bilmiyordu. Adamın öpmesine asla izin vermemeliydi. Tokat atmadan çıktığı için kendisine kızıyordu.
İçeri giren kız düşüncelerini dağıttı. Normal davranmaya çalışıyordu. Elini kurutucuya tutup lavabodan çıktı.
Dişlerini birbirine sürtmeye başladı. Elleriyle oynuyordu. Kafasını önüne eğip merdivenlere yürüdü. Sedat ve Asrının odasının tam ortasından geçerken ikisinin de kendisine baktığını hissediyordu. Ama onlara bakamıyordu.
Merdivenlerin köşesine gelip ikisine de baktı. Sedat anlamamış gözlerle genç kıza bakarken Asrın sırıtarak Sedat'a bakıyordu. İç çekip merdivenlerden aşağı indi genç kız. Bu işe son gelişi ve gidişiydi...
Şu an kırk iki kat merdiven ineceğini bilse de yüreğinde ki acı yerini belli edip bin kat merdiven inmeye teşvik ediyordu kızı.
Yorgunluğu yüzünden aldığı sık nefesler ciğerini yakıyordu. Yanından geçen taksiyi durdursa mıydı diye düşünürken yürümenin iyi geleceğini anlayıp eve kadar yürümeye başladı.
Her zaman yaptığı şeyi yapıyordu. Yanından geçen insanların mimiklerine bakıyordu. İnsanları izlemeyi severdi. Onların yaşadığı duyguyu kendisi yaşıyormuş gibi hissetmeye çalışmak genç kıza iyi geliyordu. Bir an kendini mutlu hissetmesini sağlıyordu.
Sonunda evin önüne gelince çantasından anahtarını çıkardı. Hızlı bir şekilde içeri girip çantasını gelişigüzel bir yere koydu. Annesi salonda otururken yanına yaklaştı ve derin bir nefes alarak yanına oturdu.
"Anne?"
"Hım" Televizyonda ki diziye odaklanmıştı Ayten Hanım. Aslında sadece hareket eden görselleri izliyordu. Aklındakiler bir şeyler ile meşgul olmasına izin vermiyordu.
"Anne?" Tekrar seslendi genç kız. Annesi yüzüne bakınca gözlerini kıstı. "İyi misin?"
"İyiyim." Dedikten sonra tekrar önüne döndü Ayten Hanım.
"Pekala. Odama çıkacağım. Bir şey istiyor musun?" Kafasını hayır anlamında iki yana salladı. Çantasını bıraktığı yere gidip eline alarak odasına çıktı genç kız.
Yarın son final sınavı vardı genç kızın. İlk yılınca sadece tek finali vardı ama bu yıl ikiye çıkarmışlardı. Ve bunun daha zor olacağına emindi. Daha önceden buna çalıştığı için kendini şanslı hissediyordu genç kız.
Elini çantanın içine sokup telefonunu aramaya başladı. Büyük gözünde bulamayınca diğer iki küçük gözede baktı ama orada da yoktu. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. Elini attığı yerde telefonunu bulamamak genç kızı delirtiyordu. İstiyordu ki; telefonu asla kaybolmasın her zaman elinin altında olsun. Ama bugün bu olmayacaktı anlaşılan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...