Keyifli okumalar 📖
-Music: The Weeknd - Call Out My Name
Finale son bölüm 😥🥰😍
🖤
*****<Altmış Beşinci Bölüm>*****
Elleri titriyordu genç kızın. Heyecandan mı yoksa korkudan mı bilmiyordu. Asrın Soykıran hemen yanında ki sandalyeye oturmuş ifadesiz gözlerle kendisine bakıyordu. Ne diyeceğini veya ne yapacağını bilmiyordu.
Ayağa kalkıp bir anda koşup kaçsam mı?
Kimin mekanında olduğunu unutma!
İç sesi ile kavgasına bir son verdi. Gözlerini ela gözlerden ayıramıyordu. İki yıl sonra ilk kez bu kadar yakındı ona.
"Bu kadar yakın olduğuna inanamıyorum." diye söze başladı genç adam. Oysa o iki yıldır yurt dışında bile aramıştı Arya Özdemir'i.
Hiçbir şey demedi Akrep. Daha doğrusu diyemedi. Çünkü ağzı açılsa da sesinin çıkmayacağını biliyordu.
"Neden bu haldesin?" dedi kızın gözlerine bakarak. Onun böyle değişmiş olmasına anlam veremiyordu. Birilerinden mi kaçıyordu bilmiyordu ama merak ediyordu. Onu bu hale getiren de neydi? Kızın bir cevap vermeyeceğini anladığında gözlerini sımsıkı yumdu. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu. Gözlerini açtığında Akrep kafasını eğmiş parmaklarına bakıyordu. Birazdan parmakları ile oynayacağını biliyordu. "Cevap versene!" sesi sadece biraz yükselmişti fakat Akrep yerinden sıçramıştı. Bu şekilde bir tepki alacağını tahmin etmeliydi.
"Ne söylememi istiyorsun?" diye sordu genç kız. Değişmeyen tek bir şey varsa o da Akrep'in içinde ki Arya Özdemir'in Asrından korktuğuydu.
"Her şeyi," dedi adam öne doğru eğilerek. "Sana ne olduğunu söyle. Nasıl olduğunu."
"Bunlar sana söyleyebileceğim şeyler değil." Kızın tepkisine karşılık kahkaha attı Asrın. Ayağa kalktı ve kızın arkasına geçti. Saçlarını bir kenara çekip elini boynuna götürdü.
"Seni ilk ne zaman fark ettim biliyor musun?" dedi. Az öncekine göre sakin konuşuyordu. "Kokunu ilk duyduğum zaman. Yani seninle ilk karşılaştığım zaman." Elini boynunda gezdirdiğinde yapışkanlığı hissetti. Elini iyice bastırdı ve fondöteni silmeye çalıştı. Biraz uğraştığında elmas görünmüştü. "Bunu neden kapattın?"
"Kapatmam gerektiği için."
"Bak kızım iki yıl geçmiş olabilir aradan, sen değişmiş olabilirsin, en azından fiziksel görünümün ile, fakat ben yine aynı Asrın Soykıranım. Yani demem o ki bana ters cevap verme. Aradan geçen o uzun zamanda beni unutmuş gibisin." dedi. Fakat bilmediği şey o iki yılda adamı asla unutamadığıydı... Kızın saçlarından tuttu ve geriye doğru -kendisine- çekti. Göz gözeydiler şimdi. Bir süre öyle kaldıktan sonra Asrın kızı bıraktı ve bir kapıya doğru yürüdü. "Gel." dedi durup kıza bakarak. Ama Akrep yerinden kıpırdamıyordu. Gözleri dolmuştu. Dokunsalar ağlayacak gibiydi. "Gelsene!"
"Nereye?"
"Otele gidiyoruz." genç kız boğazını temizledi ve ayağa kalktı. Adama bakmadan ağır adımlar ile yanına yürüdü. Asrın kızın koluna girdiğinde Akrep bir an için irkildi. Hala onunla temas halinde olmaya alışamamıştı. Nasıl alışabilirdi ki?
Bir kapıdan içeri girdiklerinde Salon kadar geniş yere çıktılar. Bordo renkte koltuk takımı, duvara monteli büyük bir televizyon ve ortada siyah kare cam masa vardı. Burada siyahtan başka bir renk görünce şaşırmıştı genç kız. Sol tarafa baktığında büyük koltukta Alp ve Sedat'ın oturduğunu gördü. Yan tarafta ise Mustafa kollarını birbirine bağlamış kendisine bakıyordu. Akrep Sedat'ın gözlerine uzun süre baktı. Sedat ise gözlerini kaçırdı. Alp ayağa kalktı. Yüzünde şaşkınlık vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...