Keyifli okumalar 📖
-Music: Kaleo - Way Down We Go
Finale son iki adım... 🤭😍
🖤
*****<Altmış Dördüncü Bölüm>*****
Güneş tüm kavuruculuğu ile dünyayı ısıtıyordu. Bundan keyif alan insanlar sahilde eğleniyor, güneşleniyordu. Güneş bu görüntüleri gülümseyerek izliyordu. Mayıs ayındaydı herkes. Güneş şimdiden sıcaklığını yayıyorsa temmuz da her yer kaynayacak gibiydi. Fakat genç kız güneşi pek sevmezdi. O kış insanıydı. Aralık ayında doğmuştu. Aralık'tan çıkıp Ocağa geçmek üzereyken.
Düşüncelerinden sıyrıldı Akrep. Siyah renk, göğüs kısmı ipli olan bir büstiyer giydi. Altına da siyah dar kotunu. Ayağına da beyaz renk, ince uzun topuklu stiletto... Ayna karşısında arkasını dönüp baktığında belinde ki dövme muhteşem şekilde görünüyordu. Gülümsedi. Göbeğinde ki dövme de görünüyordu. Dövmeleri seviyordu... Ve belki kafasına eserse bir tane daha yapardı.
Bunu çok özel bir an yaşadığımda, o anı bana hatırlatan şeyi dövme yaptıracağım...
Diye geçirdi içinden. Saçlarını topladı. Peruğunu ve kakülünü taktı. Lensleri de taktı. Hafif makyaj yaptı yüzüne. Tam unutuyordu ki kendine küfür edip boynunda ki elması da kapattı. Kulaklarının arkasına bir tane, boynuna iki defa ve göğsüne de bir defa vanilya kokulu parfümünü sıktıktan sonra hazırdı. Silahını çantasına koydu. Sigara paketini masadan aldı ve çantasına attı. Dün gece oynadıkları oyunda Avcı kazanmıştı. Her zaman ki gibi. O paranın yarısı kartına aktarılmıştı. Akrep bunu istememişti. Avcı kendi isteyerek yapmıştı bunu.
Sanki param yok!
Saat henüz on ikiydi. İlk önce motosiklet almak için galeriye gidecekti. Şu son aylarda çok fazla motosiklet hayranı olmuştu.
Belki motosiklet koleksiyonu yaparım...
İçinden geçirdiği şeye güldü. Bunu yapmak yıllarını alabilirdi...
Gözlerine güneş gözlüğünü taktı ve otel odasından çıktı. Koridora bakındığında hiç kimseyi görmedi. Buna sevindi. Birilerini -ki özellikle Asrın'ı- görmek gerilmesine sebep olurdu. Hızlı adımlarla merdivenlere yöneldi. Ne kadar 12 kat inmek istemese de buna mecbur hissetti. Sadece çok nadir asansör kullanıyordu.
Merdivenleri indiğinde otelden ayrılabilmişti sonunda. Bir taksi çevirdi ve taksiciye en yakın motosiklet galerisine götürmesini istedi. Taksici kafasını salladı ve rotayı çizdi.
Akrep de camdan bakınıyordu. İnsan görmeyi sevmiyordu artık. İnsanları pek sevemiyordu artık... En önemlisi insanlara güveni kalmamıştı artık. İtiraf etmesi gerekirse Avcı'ya bile zor güveniyordu. Daha doğrusu güvenmeye mecbur bırakılıyordu. Yaşadığı hayat normal değildi. Fakat hissettikleri de normal değildi. O sadece sıradanlığı istemişti. Mutlu olmayı istemişti. Ama olamamıştı...
Geçmişi düşünmeyi kes yoksa seni kesecekler...
İç sesine hak verdi ve düşünmeyi bıraktı. Şu sıralar çok fazla geliyordu aklına geçmiş. Bunun olmaması lazımdı. Ama engel olamıyordu. Çünkü karşısına çok fazla geçmiş çıkıyordu...
Taksi on dakika sonra bir motosiklet galerisinin önünde durduğunda Akrep ücreti sormadan taksiciye yüz lira verdi ve para üstünü beklemeden taksiden indi. Galeriye girdi. O kadar fazla motor vardı ki hangi birine bakacağını şaşırmıştı. Adım seslerini duyunca sağ tarafa döndü. Takım elbiseli genç bir adam yanına geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...