Selamm.. Alıntıdan sonra yeni bir bölüm. Biraz gecikiyor bölümler ama hazırlanmam gereken üniversite sınavım var. Mezuna kaldım yani bende 2020 tayfadayım artık :D O zaman size iyi okumalar :* <3
*****<Otuzuncu Bölüm>*****
Ensesinde ki sızı ile uyandı genç kız. Aradan saatler geçmişti fakat sızı hala kendisini arttırarak devam ediyordu. Ayağa kalktı. Gün doğmak üzereydi. Aynaya baktı tekrar. Kendini tuhaf hissediyordu. Şimdi bu Asrını temsil eden bir şey miydi? Nefret ediyordu Asrından. Bunu ona yaptığı için ondan nefret ediyordu. Ne diye bu lanet yere gelmişti ki. Doğru ya buranın yerini bile bilmiyordu bile. Ayakları onu buraya getirmişti.
Bir şeyler yapmalıydı. Burdan bir şekilde çıkmalıydı. Daha fazla durursa bu deli adam kim bilir daha neler yapardı? Kendisini öldüreceğini söylerken ciddi miydi acaba? Belki de korkutmak için söylüyordu. Sonuçta o adamın kızı olmak kendi suçu değildi. Kimsenin suçu değildi!
Komodin çekmecesine baktı. Telefonu ona lazım olacaktı. Hay aksi! Telefonu yoktu! Asrın onu almış olmalıydı. İçinden küfürleri saldırarak etrafta dolanmaya başladı. 'Düşün Arya düşün... Burdan çıkmalısın..'
Aklına gelen en klasik fikir ile kapıya yöneldi. Asrın'ın çoktan çıktığına emindi. Mustafa denen adam burda olmalıydı. Olmayan şansına güvenerek kapıyı açmayı denedi. İçinden sevinç çığlıkları atarak odadan çıktı. Mustafa sandalyede uyuya kalmıştı. Sanırım evren bugün onun yanındaydı.
Deponun kapısına ilerledi. Derin nefes alarak kapıyı açtı. Açmaya çalıştı...
Tabiki kilitliydi.. Anahtar Mustafa da olmalıydı. İçine doğan bir tutam cesaret ile adama yanaştı. Cebinden sarkan anahtarlığı görünce daha da heyecanlandı. Eli titreye titreye anahtarlığa uzandı. Şimdi onu nasıl çıkaracaktı ordan?
Yere diz çöktü. Kendini sakinleştirerek cebinden çıkarmayı denedi. Anahtarlar birbirine değince çıkan ses sonucu Mustafa kıpırdandı.
Arya gözleri kapalı şekilde olduğu yerde kalakalmıştı. Uyandı mı diye merak ederken horlama sesi ile gözlerini açtı. Çok şükür ki uyanmamıştı.
Daha fazla oyalanırsa uyanacağına emindi. Kapıyı sessiz ve korkak bir şekilde açtı. Anahtarlara ihtiyacı olmayacağı için kapı üzerinde bıraktı. Burdan bu kadar kolay kaçabileceğine inanamıyordu. Derin nefes alarak komaya başladı. Nereye koştuğunu bilmiyordu ayrıca nereye gideceğini ve ne yapacağını da bilmiyordu. Ayakları onu umarım güvenli bir yere götürürdü.
Ne kadardır koşuyor bilmiyordu ama tahminen yarım saat olduğuna emindi. Karşısında duran koca gövdeli ağaca yaklaştı. Derin derin soluklar alarak ağacın yanına oturup yaslandı. Çok acıkmış ve susamıştı. Mustafa muhtemelen uyanmış Asrına haber vermişti bile. Daha fazla uzaklaşması gerekiyordu. Burda böyle durmaya devam ederse elleri ile koymuş gibi bulurlardı onu. Özellikle Asrının onu bulduğu zaman yapacağı şeyler aklına bir bir gelince ayağı fırladı. Hiç belli olmazdı onun hali. Her şeyi yapabilirdi.
****
Havanın kararmasına neredeyse yarım saat vardı. Ve Arya yorgun bir şekilde bilmediği yerlerde dolanıyordu. Karşısına tek bir insan bile çıkmamıştı. Korktuğu şey bu ıssız yerde gece vakti ne yapacağıydı? Ya karşısına bir hayvan çıkarsa? Köpek, kurt...
Üşümeye de başlamıştı. Hiç kaçmasa mıydı acaba? Ama kaçmasaydı kim bilir Asrın ona neler yapacaktı. Yakalanırsa yine yapacaktı bir şeyler ama en azından küçükte olsa bir umudu vardı. Kurtulabilirdi...
Kollarını birbirine dolayıp azda olsa ısınmaya çalıştı. Peki kurtulursa ne yapacaktı? Nereye gidecekti? Eve asla dönemezdi. Bu saatten sonra orası onu zerre ilgilendirmezdi. Peki Uraz? O ne yapıyordu? Anne ve sözde ölmüş olan babasının sözlerine inanmış mıydı? Pek sanmıyordu! Onu da ordan alıp kaçıp gitmek istiyordu. Peki babası(!) onları bulur muydu? Bulsa ne yapardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...