İYİ OKUMALAR...
*****<Kırk Dokuzuncu Bölüm>*****
Bedeninde hissettiği soğukluk ile gözlerini açtı genç kız. İç çekerek ayağa kalktı ve yatağa yöneldi. Hava aydınlanmak üzereydi. Bu vakte kadar yerde yattığına inanamıyordu. Gözlerinde ki ağırlık ile komodinde duran telefonunu aldı. Belki Asrın aramıştır diye baktı ama hiçbir şey yoktu ekranda. Ciğerlerine derin bir nefes çekerek yatağına uzandı. Çok fazla uykusu vardı. Eğer uyumazsa düşünmek istemediği şeyler aklına hücum edecekti. Bunun olmasını istemiyordu.
Burnunu çekti, ne kadar uykusu olsa da artık uyuyamıyordu. Bir kere uyandı mı devamı gelmezdi. Doğruldu ve yatak başlığına yaslandı. Asrın gittiği zamandan beri gelmemişti. "Yalnız bıraktın beni." İç çekti ve bacaklarını karnına kadar çekti. Kafasını dizlerine koydu. Aklına Demir'in söyledikleri geldi. Kurtulmak istiyor muydu gerçekten?
"Evet." Düşündüğüne sesli cevap verdi. Delirmişti artık. Gitmek istiyordu. Ama içinde bilmediği bir hüzün vardı. Önemli olan kendi hayatı değil miydi? Adamın elinde daha nereye kadar gidecekti? Oflayarak ayağa kalktı. Az önce olan uykusundan hiçbir eser yoktu. Banyoya gitti ve rutin işlerini hallettikten sonra yiyecek bir şeyler aradı. İki tane börek görmesi ile gözleri ışıldadı. Zaman geçse de değişmeyen bir şey vardı. O da açlığıydı...
Böreklerini yedikten sonra büyük camları olan balkona çıktı. Güneşin doğuşunu izledi. Hafiften yağan yağmur damlaları cama vuruyordu. İç çekti ve koltuğa oturdu. Düşünmesi lazımdı. Düşünmemek ile kurtulamazdı. Bir cevap bulmalıydı. Evet ya da hayır.
İki gün demişti adam. İki gün sonra tekrar gelecek ve kendisini kurtaracaktı. En azında o böyle olacağını söylüyordu. Peki Asrın buna izin verir miydi?
"Haberi olmasa izin vereceği bir şey kalmaz."
Kafasını kaşıdı ve ayağa kalktı. Bugün Asrın ile gideceği davet için elbise bulmalıydı. Ama yanında hiç yoktu. Dışarı çıkmalıydı. Daha sabahın körü olduğu için bundan vazgeçti ve biraz daha uyumak için yatağına yöneldi. Gözlerini kapadı ve aklına gelecek olan görüntülere izin verdi.
****
"Asrın lütfen..."
"Zamanı gelmişti. İtiraz edemezsin artık."
Genç kız kafasını kaldırdı ve telefonda ki babasına baktı. Yutkundu. Bir şey demesini bekliyordu ama babası ağzını açıp da konuşmuyordu bile.
"Gördüğün gibi baban seni kurtarmak adına tek bir söz bile demiyor."
"Asrın..."
Genç adam kızın kulağına eğildi ve gözlerini kapadı. Eğer kızın yüz ifadesini görürse vazgeçmek gibi bir niyeti olabilirdi. Fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Arya Özdemir... Annemi öldüren katilin kızısın. Gözlerim önünde annemi öldüren adam... Bana yaptığının aynısını sana yapıp... Seni gözleri önünde öldürüyorum. Yaptığı şeyin cezasını sana fısıldıyorum. BUNUN CEZASI ÖLÜMDÜR..."
Genç kız son kez adamın ismini söyledi. Güçsüz çıkan sesi son kez yankılanmıştı büyük depoda...
"Asrın..."
"Asrın..."
Genç adam içeriden duyduğu ismi ile bağırarak kapıya vurdu. Tam görevliden başka kart isteyecekken kapı açıldı. Terler içinde olan Arya kendisine gözleri büyümüş şekilde bakıyordu. Asrın hızlı adımlarla içeri girdi ve kapıyı kapadı. Ellerini kızın yüzüne koydu. Soğuk terdi bunlar. "Neler oluyor Arya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionGökkuşağı denilince akıllarına orada olmayan tek renk 'SİYAH' geliyordu. Neden siyah yoktu gökkuşağında? Dışlanmış mıydı? Yoksa oradaki renklere göre daha karanlık olduğu için mi? Kendisi de siyahın içindeydi. Hayatı hayalleri siyaha boyanmıştı. Ner...