17

219 11 1
                                    

Iy bu bölüm hiç içime sinmedi.



Jungkook Pazartesi 09.15

Banyodan çıktığımda saçlarım hafif ıslaktı. Dolaba giderek siyah pantolon ve siyah bir tişört giydim. Çantama bir iki kitabı koyarak odadan çıktım.

Aşağı indiğimde ağabeyim ve Tae kahvaltı yapıyorlardı. Tae ile böyleydik bu aralar

Merhaba merhaba yani. Bunu ben istemiştim. Ve pişman değildim. Son zamanlarda gayet mutluydum. Dersler dışında hiçbir derdim yoktu.

Belki vardı ama şuan kimin umrunda.

Ağabeyimin önüne oturduğumda Tae sağımda kalmıştı. Elinde her sabah içtiği az şekerli kahvesi vardı. Kahverengi bir tişört üstüne beyaz bir hırka giymişti. Ağabeyim benim gibi siyah bir tişört ve gördüğüm kadarıyla mavi kot pantolon giymişti.

Ağabeyim tabağıma bir şeyler koyarken Tae'ye doğru baktım. Önüne dönük bir şekilde kahvesini içiyordu.

Gerçekten benimle zorunlu olmadıkça iletişim kurmuyordu. Bu başlarda hoşuma gitmişti fakat şimdi...

Tamam köpek gibi pişmandım. Avcumu yalıyordum resmen. Es vermeyerek önüme döndüm.

Ağabeyimin tabağıma koyduğu zeytinlerden bir iki tane ağzıma attım. Önüme koyulan sütü de içerek masadan kalktım.

"Lan ne yedin ne içtin? Gel otur ye."

"Doydum."

"Tae ile gidin. Benim dersim 12 de."

"Aynı dersleri görmüyor musunuz?"

"Adliyeye uğramam lazım benim. O yüzden erken çıkmam lazım. Seni de bırakırım. "  Tae ayağa kalkıp dış kapıya yöneldi.

"Hadi görüşürüz."

"Görüşürüz ağabey."  ayakkabılarımı hızla geçirerek evden çıktım.

Tae çoktan arabaya binmiş beni bekliyordu. Onu daha fazla bekletmeden hızlı adımlarla arabaya yaklaşıp bindim.

Solumda ki Tae'e kısa bir bakış atarak önüme döndüm. Arabayı çalıştırdığında Yae gibi bende ehliyet kemerimi takmayı ihmal etmemiştim.

Araba ara sokaklardan çıkıp anayola girmişti. Düz ve oldukça sessiz bu yolculuğu bozan ben olmuştum.

"Neler yapıyorsun bu aralar"

"Okul-ev monotonluğu."

"Anladım..."

"çıkar ağzında ki baklayı."

"Efendim?"

"koltukta kıvranıp duruyorsun yarım saattir. Söyle de kurtul."

Özür dilemek istiyordum. Gerçekten.
Geçen gece dediklerim için... Ona karşı aldığım sert tutum için

Bilmiyorum belki de özür dilemek zorunda değildim. Sadece daha fazla kalbim kırılsın istememiştim o kadar.

"Senin yanında sürekli bir çocuk var. Neydi ismi Bogum mudu neydi?"

(Bogum olmazsa bu hikaye yarım kalır.)

"Ee nolmuş ona?!" 

Biraz sinir etsem bence kimse bir şey demezdi değil mi wşxpelc

"Sevgilisi var mıymış?"

"Hetero."

"Tüh!"

"Jungkook"  ne var dercesine baktım.

"Yok yani sevgilisi."

"Yoksa ne olmuş yani?"

"Ben ayarlardım kendime ya... Eli yüzü düzgüne benziyor."

"Elini yüzünü sikeyim onun." mırıldanarak söylese de duymuştum.

Zort

Böyle kudurursun PWPFWKFKWO

"Numarasını verirsin bir ara."  gülerek baktığımda yüz hatlarının gerildiğini gördüm. Gülüşüm solarken bir yandan arabayı kenara çekti.

Otoyoldan çıkıp ara bir sokağa çekmişti bizi. Yüzüme baktı.

Sadece bakıyordu.

Bakışlarında bir duyguyu bulmak zordu.

"Böyle yapmayı ne zaman keseceksin?" tamam bu çıkışı beklemiyordum.

"Neyi?"

"Duygularımla dalga geçmeyi. Benden uzak dur dedin. Ve şimdi sen benimle iletişime geçmeye çalışıyorsun."

"Ben-"

"Sen ne Jungkook. Çocukca davranmayı kes."
Gözlerim dolmuştu. Ben sadece böyle aramız biraz daha ısınır sanmıştım.

Beni bir çocuk gibi mi görüyordu? Belli ki evet. Kemerimi hızla çıkarıp arabadan indim.

Sokakta koşarcasına yürürken arabayı çalıştırıp sokaktan çıkmıştı.

Onun gittiğini görünce durdum. Arkama baktığımda yoktu. Gitmişti.

Gözümden düşen damlayı elimin tersiyle ittim. Arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Hey" daha önce duymadığım br ses tonuydu bu. Arkamı tekrardan döndüğümde Bogum'un bana doğru geldiğini gördüm.

"Seni Taehyung'un arabasından inerken gördüm. Sabah sabah nereye gidiyorsun? Dersin yok mu?"

ne kadar çok soru sormuştu.

"Şey ben ımm"

"Dersimize girecek profesörün işi çıkmışta ben de eve gideyim dedim. İndim arabadan."

"Arabadan inip çıkmaz sokağa mı girdin?"

"Bir telefon konuşması yapmak için kenara gidiyordum. Sahi sen nereden geliyorsun böyle."

"Dersim vardı benimde işte. Hatta iki araba gerinizdeydim."

"Aa öyle mi?"

"Niye şaşırdın? Biz aynı üniversitede okuyoruz."

Piç.

"Wjdhahadw değil mi(!) unutmuşum."

"Sen iyisin değil mi derse yetişmem gerekiyor."

"İyiyim."

"Seni burada bırakırsam içim rahat etmez. Hadi benimle gel. Diğer derse kadar fakültede beklersin."

Ya git başımdan ben istemiyorum.

"Peki olur." siktir

"Hadi gidelim."

O önde ben arkada kenara çektiği arabasına doğru yol almıştık...

Depresyona sonra da girebilirdim...




NEXT TIME(YOONMIN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin