25
çok yoğun bir sınav haftam vardı. burayı çok boşladığımı hissettim. çok kısa oldu ve ayrıca yarıda kaldığını düşünüyorum. o yüzden iki part olarak yazacağım.
ikinci part yetişirse yarın atarım.
iyi okumalar
2 gün sonra Pazar
Jimin
Kahvaltı masasına iki dakikada yaptığım sucuklu yumurtayı koyarak masaya oturdum. Namu Hyung ve Yoongi de benimle beraber masaya oturmuşlardı. Cuma akşamı Yoongi ile uzun uzun konuştuktan sonra tekrardan bara geçmiştik fakat içeri girmemiş ve bizimkilerin çıkmasını beklemiştik.
Onlar çıktıktan sonra Hoseok Hyung ve Jungkook, beni Yoongi'yi ve Namjoon hyungu bize bırakmıştı. Tae ise hiç bize doğru bakmadan arabasına binip gaza basmıştı. Hoseok Hyung Yoongi ile göz temasından çokça kaçınmış, laf arasında mecbur olmadıkça konuşmamıştı.
Bugün ise Namjoon hyung evine gidiyordu. Dün zaten bir şey yapamamıştık çünkü Hyung sağ olsun saat 16 gibi uyanmıştı. Şimdi ise yetişmesi için erkenden çıkması gerekiyordu. Ofladım. Aylardır görmemiştim onu ve şimdi bir şey yapmadan gidiyordu.
Çatalımı sucuğa batırarak ekmeğimin üstüne koydum. Ben afiyetle yerken Namjoon hyung telefonu ile Yoongi ise tableti le ilgeniyordu.
"Ya bırakın şunları da yemek yiyin. Hele de sen hyung, yola çıkacaksın birazdan. Yemezsen başın falan döner kaza yaparsın."
"Felaket tellağı oldun oğlum sende. Tamam yiyorum."
"Aferin adfgfds."
"asdfhgfdsa"
"Yoongi sen niye yemiyorsun?"
"Ben mi? Iştahım yok civciv."
"ASDFDSAASDFDSA"
"Ya hyung gülme."
"Bak vallahi 40 sene hatta ne kırkı lan 100 sene düşünsem Yoongi malının 'civciv' kelimesini iltifat olarak birine söyleyebileceğini düşünmezdim."
"Niye? Daha doğru düzgün tanımıyorsun onu."
"Sen ne biliyorsun tanımadığımı?"
"Tanıyor musun yoksa? Nereden? Nasıl?"
"O anlatsın... Neyse ben doydum. Üstümü değiştireyim birde valizimi düzenlemem gerek." Namjoon Hyung masadan kalkıp üst kata gitti. Valizlerini odama koyduğundan yüksek ihtimalle odama çıkıyordu.
Yoongi'ye baktığımda bana doğru gülümsüyordu. O kadar güzeldi ki gülüşünde kaybolmak istiyordum. Ne oldu dercesine başımı hareket ettirdim.
"Namjoon Hyung seni nereden tanıyor ki?"
"Eski bir arkadaş ya... önemli değil öyle."
"Geçiştirme beni de anlat."
"Ya önemli bir şey diyorum."
"İyi öyle olsun." gülüyordu.
"Ne gülüyorsun lan"
"Çok tatlı görünüyorsun da ondan." anında yumuşayıp gülümsedim.
"Sen şu iki gündür baya romantik oldun. Hayırdır?"
"Ortam yapalım diyorum hemen bozuyorsun ya."
"Ne yapayım sen böyle olunca çok tuhafıma gidiyor."
"Niyeymiş o?"
"Genelde çok iltifat etmezdin ya ondan yaaani."
"Seni rahatsız ettiyse--"
"Hayır hayır çok hoşuma gidiyor. Bir iki güne alışırım."
"Ha sen böyle devam diyorsun yani."
"Bilmem öyle mi diyorum?" ani bir hareketle sandalyemin ucundan tutup kendi sandalyesine yaklaştırmıştı. Kalbim hızlanmaya başlamıştı. Yoongi'nin gözlerine baktığımda resmen parıldıyordu. Bana daha fazla yaklaşıp konuştu.
"Seni seviyorum."
Yanağımdan öpüp geri çekilmişti. Bende hafifçe doğrulup sıkıca sarılmıştım.
"Seni seviyorum 'gi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEXT TIME(YOONMIN)
Fanfiction[Tamamlandi.] J: Sen bir psikopatsın! Y: Bilmem... belki de öyleyimdir. 25.07.2021 ANGST Better luck next time