Jimin
Yoongi ,masaya doğru hızlı adımlarla geliyordu. Gergin olduğu her mimiğinden anlaşılıyor. Yanımıza geldiğinde gözlerime uzun uzun baktı. Gözleriyle bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi.
"Jimin kalk gidiyoruz." gözler Yoongi'ye dönmüştü. Namjoon hyung elindeki içkiyi bırakıp benden önce ayağı kalkmıştı.
"Bir sorun mu var?" Hyung dövseydin. O nasıl ses tonu asdfgfdsa
"Sorun yok Namjoon."
"Kalk Jimin." Namjoon Hyung, anlam veremeyen bakışlarını bana doğru yöneltti. Daha fazla oturursam burada bir kavga çıkacağını bildiğimden daha fazla laf ikiletmeden kalktım.
"Nereye? Oturuyoruz işte."
"Yalnız kalmak istiyorum. Lütfen." kafamı anlayışla salladım. Yoongi dışarı doğru çıkarken bende Hyung ve Jungkook'a döndüm.
"Kanka noldu ki şimdi?"
"Bilmiyorum ki."
"Ne olduysa lavaboya gittikten sonra oldu."
"Evet Hyung doğru dedin. Hem ağabeyimle Tae nerede?"
"Offf bilmiyorum. Neyse ben gidiyorum sonra haberleşiriz."
"Jimin"
"Söyle Hyung."
"Dikkat et kendine."
"Aklın kalmasın bende. Eğlenmene bak sen. Yarın telafi edeceğim. Söz."
"Tamam hadi git. Manyağı bekletme." kıkırdayıp arkamı döndüm. Insanların arasından taciz edilmeden geçebilmem on dakikamı almıştı resmen. Hepten sapıtmış bu insanlar...
Barın çıkışında bekleyen Yoongi'ye doğru ilerledim. Dudaklarının arasındaki sigaraya kaydı gözüm.
Dumanı derince içine çekip geri üflüyordu. Soğuk yanaklarını ve ellerini al al yapmıştı.
Sigarasından son bir nefes alarak yere attı. Ayağıyla söndürüp bana taraf döndü. O kadar dalmıştım ki onun bana döndüğünü sesini fark etmiştim.
"Jimin ,nereye daldın?"
"Hiç öyle gözüm durmuş."
"Öyle olsun bakalım. Hadi gel." arkasını dönüp sola doğru büyük adımlar atmaya başladı. Arkasından laf etmeden arkasından gidiyordum.
Üç sokak boyunca hiç konuşmadan yürümüştük. Sessizdi, hem de fazlasıyla... gözlerinin içine baktığımda çokça duyguyu görebiliyordum. Gerginlik ve belki de pişmandı. Yaptığı davranışlardan ya da söyleyemediği şeylerden. Ne düşünüyordu bu kadar?
Düşünmek insanı rahatlatır mıydı ki?
Düşünmek insanı yorardı, sadece beyni değil fiziksel olarak ta yorulurdu. Bizi yorduğu için düşünmek yanlış mı olurdu o zaman? Aslında düşünmek, düşlemek güzeldi fakat Yoongi'nin bir şeyler düşlemediği açıkça belliydi. Kendine acı çektiriyor gibiydi. Hobi hyung ve Tae ile kavga etmiş olabilirdi fakat bu kadar takacağını düşünmezdim.
Belki de farklı bir şeyler vardı? Fakat ne gibi? Ne olabilirdi ki Yoongi'yi bu kadar düşündüren? Başka biri olabilir miydi? Yok canım olmazdı, olamazdı. Olursa ne yapardım? Ya benden ayrılmak için yalnız kalmak istiyorsa?
Kafam bir anda o kadar fazla negatif düşünceyle dolmuştu ki neyin gerçek neyin yalan olduğunu şaşırmıştım.
Yoongi'nin öksürmesiyle aklımdaki düşünceleri bir kenara koyarak ona doğru döndüm. Bana doğru bakıyordu. Yüzünü inceledim. Kahvenin en koyu gözleri, gözlerine düşen hafif saç tutamları, solgun dudakları ,kızarmış yanak ve burnuyla resmen sanat eseri gibi önüme konulmuştu.
Işte o mükemmel gülüşü. O gülünce içimde gerçekten bir şeyler kopuyor gibiydi. Kalbim tekliyordu. Gülümsemesine karşılık verdim. En içten gülümsememi sunmuştum ona... büyülü bir an gibiydi aslında.
Buz gibi elleri ellerime değdiğinde ellerini sıkıca sardım. Benim alev alev yanan ellerim ellerini ısıtır umuduyla sıkıca sarmıştım. Tekradan yürümeye devam ettik fakat bu sefer üç dört adım attıktan sonra önümüze küçük ve iki sokak lambasıyla aydınlatılan bir park çıkmıştı. Yoongi elimden daha sıkı tutarak beni bir banka oturttu. Elimi asla bırakmamış o da yanıma oturmuştu.
Bu değişken halleri beni şaşırtsa da şuan gerçekten anı yaşamak istiyordum.
"Yoongi bana inanıyorsun değil mi?"
"Evet, kendimden daha çok."
"Sana büyük bir yalan söylesem ne yapardın peki?"
"Neden şimdi böyle sorular soruyorsun ki?"
"Öylesine... Seni her zaman seveceğim Jimin. Bunu bil ve sevgime inan."
"Bende hep seni seveceğim 'gi."
"Ve emin ol senin beni sevdiğini gönülden biliyor ve inanıyorum." Dişlerini göstererek gülmüştü. Yüzüme yaklaşıp burnumun ucundan öptü. Gülümsedim. Yanında rahattım. Kasılmama ya da başka bir uğraş içinde olmama gerek yoktu.
"Bir şey sormak istiyorum."
"Sor bakalım."
"Bugün neden beni tersledin? Çok fazla soğuktun."
"Kafamda bazı sorular vardı."
"Ne gibi?"
"Senin asla öğrenmeni istemeyeceğim sorular ve cevapları."
"Hmm daha da merak ettim şimdi."
"Özür dilerim... Davranışım için"
"Özür dilemene gerçekten gerek yok biliyorsun değil mi?" HAYIR VAR GERİZEKALI. Soruları ve cevapları öğrenmek istiyordum.
"Var. Kırdım seni. Bomboş bir konu yüzünden."
"Tamam boş ver."
"Affettin mi?"
"Tamam tamam affettim asdfgfdsa."
Gülüşlerimiz birbirine karışırken birden aklıma geleceğimiz geldi ve daha da mutlu olmuştum. Hep onunla olmak istiyordum. Her anımı onunla paylaşmak istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEXT TIME(YOONMIN)
Fanfiction[Tamamlandi.] J: Sen bir psikopatsın! Y: Bilmem... belki de öyleyimdir. 25.07.2021 ANGST Better luck next time