Mutlu yıllar herkese
ღ
Seviliyorsunuz
Park Jimin'in anlatımıyla
Yatakta tüm bedenimi sağa doğru döndürerek Yoongi'nin kusursuz yüzünü izlemeye başladım. Sert yüz hatlarının altında böylesine tatlı bir adam duruyor olması çekici bir tezatlıktı. elimi saçına doğru uzatıp saçlarını okşadım. Bu zamanlarda kendini çok fazla yoruyordu. yoğun bir iş temposu vardı en azından benimkinin aksine... Elimi saçından çekip sağ bileğimde duran saate baktım.
06.17
Gözlerimi bir iki saniyeliğine yumdum. Bugün gençliğimin, hatıralarımın, tüm neşemin öldüğü gündü. Bugün Jungkook ölmüştü. Tam altı sene geçmişti. Dile kolay altı sene olmuştu. Üstümdeki ince yorganı kaldırarak yataktan kalktım. Önce lavaboya giderek elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmiştim. Lavabodan çıkınca direk odadan telefonumu, kulaklıklarımı ve mantomu alıp odadan çıktım. Daha sonra da evden.
Sabahın soğu tüm bedenimi titretmişti. Kış ayındaydık. Her yer kardı... Jungkook ile kar topu savaşı yaptığımız zamanlar aklıma düştüğünde gülümsedim. Özlemiştim onu, hem de çok...
Ben okuldan mezun olduktan sonra ayrı bir eve taşınmıştık. Sahile ve tüm geçmişimize daha uzak bir yerdi burası. Kulaklıklarımı takıp çalma listeme girdim. Yaklaşık altı senedir sıkılmadan aynı şarkıları dinleyip duruyordum. Jungkook, Hoseok hyung ve ben hazırlamıştık bu çalma listesini... ilk şarkı kulaklarıma dolduğu an yine gözlerim doldu.
another love - tom odell
Sessiz ve sabah olmasına rağmen hala karanlık olan sokakta yürümeye devam ettim.
'And if somebody hurts you, I wanna fight' yapamamıştım... Jungkook'un katilini hala bulamamıştık. İlk başta kalp krizinden öldüğü düşünülüyordu fakat sonra polisler gelip odada araştırma yaptıklarında bir not bulmuşlardı. Notta şöyle yazıyordu
" Susacaksınız. Bilmiyorsanız öğreneceksiniz." herkesin fikirlerini değiştiren bir nottu bu. Herkesin el yazısını denetlemişlerdi ama bir sonuç yoktu. Derince bir nefes aldım. Mantomun cebinden sigara paketimi çıkarıp bir dal sigara aldım. Dudaklarıma götürüp yaktım. Bir nefes çektiğimde sanki kendime gelmiş gibi hissettim. Ulaşmak istediğim yere yürüyene kadar kaç dal içmiştim bilmiyordum ya da kaç saat geçmişti. Zaman kavramım uçuyordu sanki.
Tamamen siyah ile boyanmış küçük bir bahçesi olan iki katlı bir binanın önüne geldiğimde gözlerimi kapıya diktim. Çelik kapının dibine kadar gelip iki kere tıklattım. Beş dakika kadar bir süre beklemiştim. Kapı açıldığında küçük bir gülümseme belirmişti yüzümde.
Taehyung gözlerini şaşkınlıkla açmıştı. Üç yıldır evini bilmeme rağmen gitmeye korkuyordum. Ilk zamanlar kimseyle konuşmadığı için onu bir rehabilitasyon merkezine yatırmıştık. O gün doktor onu alıp gittiğinde bana olan bakışları çok kötü olduğu için onunla yüzleşmek şu an benim için çok zor olmuştu. Değişmişti. O eski hoyrat bakışlar gitmiş yerini kederli gözlere bırakmıştı.
"Sen..."
"Uyandırmadım umarım." beklemediğim bir şekilde bana bir adımda ulaşıp sarılmıştı. Sarılmasına saniyesinde karşılık vermiştim. Onu gerçekten çok çok özlemiştim. Ne kadar bir ara uyuz olsamda o benim en yakın arkadaşımdı... benden ayrılıp gözlerimin içine baktı. Daha sonra kolumdan tutarak beni evin içine çekti. Evine bir göz gezdirdim. Fazla eşya olmayan sade bir eve benziyordu. Kolumdan bırakıp bir duvara bakmaya başladığında gözlerimi salondan çekip baktığı yere bakmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEXT TIME(YOONMIN)
Fanfiction[Tamamlandi.] J: Sen bir psikopatsın! Y: Bilmem... belki de öyleyimdir. 25.07.2021 ANGST Better luck next time