Keyifli okumalar!
Giriş: Şişko
Yoyo: İstersen sana ayarlayabilirim. (19.00)
Bu, bugün ondan aldığım onuncu mesaj. Her gün, saat akşam yediyi her vurduğunda kimden bahsettiğini bir türlü anlayamadığım insanları bana ayarlamaya çalışır. Her gün.
Yaklaşık iki yıldır.
Çünkü vazifesi beni delirtmek.
Bunun ona gelen ilahi bir görev olduğunu düşünüyor. Doğduğumdan beri.
Ben: Ne diyorsun çocuk? Rahat bırak beni. (19.00)
Yoyo: Yanımdaki fıstığın bir arkadaşı. Tipini görmedim ama iyi çocukmuş. Öyle diyor. (19.00)
İç geçirip telefonu sessize alıyorum. Deli gibi mesaj attığına eminim. Biraz sonra arayacak da. Çünkü biliyorum, o da benim gibi evde ve muhtemelen okuldan geldiğinden beri test çözüyor. Beyni eridiği için de bana bulaşıyor.
Mal.
Bir süre sessizliğin getirdiği huzurla testime geri dönüyorum. Aklımın kenarında hâlâ Yoyo ve zırvalayacakları var ama yıllardır yaptığım gibi kendimle de savaşıyorum. Ama sonra kapı çalıyor ve annem giriyor içeri.
Elinde telefon var.
"Yavuz." diyor bana vererek. "Acilmiş, seni istiyor."
Dişlerimi sıkarak telefonu alıyorum ve annemin odadan çıkmasını beklerken sessizliğime hâkim olmaya çalışıyorum.
"Ben sana ulaşmanın bir yolunu mutlaka bulurum." diyor Yoyo. Sırıttığına eminim.
Sanki Amerika'yı kurtardı. Salağa bak.
"Test çözüyorum." diyorum harflerimi dişimle ezerek. "Siktir gitsene."
"Ben de test çözüyorum." diyor karşılık olarak, sesi sitemli. "Senin iyiliğini de düşünemiyoruz ya."
"Hani yanında fıstık vardı." diyorum, sinirim bir anda sesimdeki dalgaya yeniliyor.
"Var zaten," diyor Yoyo da. "Ses ver canım."
"Merhaba Cırcır." İnce bir kız sesi kahkahayı patlatıyor. Yoyo'nun onu susturmasını dinliyorum. Evet, bağırsaklarımda sorun var yıllardır ve bazı aksilikler olabiliyor günlük hayatımda. Zaten pek siklediğim bir konu değil ki bunu lakap olarak kullanmalarına ses çıkarmamışım. Nesi komik ki bunun?
"Ne istiyorsun Yavuz?"
"Yavuz mu?" diyor Yoyo, sesinde sahte bir dehşet var. "Uuuuuuu, sen buna bayağı kızdın."
Sessizliğimi koruyorum.
"Tamam." diyor Yoyo, "Ben senin gönlünü almayı bilirim. Bak şimdi..."
Ama onu dinlemiyorum. Telefonu suratına kapatıp test çözmeme dönüyorum. O ve sevgili flörtü beraber istedikleri sorudan başlayabilirler, umurumda değil.
Annemin telefonu titriyor çok geçmeden. Önce umursamıyorum ama titremeler çoğaldığında kaşlarımı çatarak elime alıyorum telefonu.
Yavuz: Tamam, buradan konuşuruz o zaman. (19.09)
Yavuz: Sana birini ayarlamaya çalışıyorum. Hani uzuuuuuuuuun zamandır birileriyle çıkmak istiyordun ya. (19.09)
Yavuz: Benim fıstığın bir tanıdığı. Tam birbirlerine uygunlar, diyor. Açıkçası inanıyorum ben de. (19.09)
Yavuz: Cırcııııııııııııııır!!!! Bu annenin telefonuuuuu! (19.09)
Hızla gönderdiği mesajları siliyorum ve kendi telefonumu elime alıyorum. Bildirim çubuğum uzun zamandır ilk kez bu kadar mesaj ve aramalara tanık olduğu için telefonum donuyor biraz.
Ben: Buraya yaz, Allah'ın cezası. Başımı belaya sokacaksın. (19.10)
Yoyo: Dediğim gibi bir çocuk var. Yeşim'in arkadaşı. Yeşim, çifte randevu yapmak istiyor. Ben de yabancı olmasın dedim ama bana katlanan bi sen varsın. Seni de birileriyle çiftleştirmemiz lazım. Bir randevu sadece. Kabul et, lütfen. (19.10)
Tam bir sorunlu bu çocuk. Gerçekten. Normal bir insan değil. Zaten normal olmadığı için başımın belası oldu senelerdir. Tek katlanılır yanı, çevresini güldürecek şebeklikler yapması. Bi beni böyle deli ediyor zaten. Mesajı baştan aşağı sorunlu manyağın. Ama benim aklım, ikimizin birbirine bu kadar uygun olmasının sebebine gidiyor. Kaşlarımı çatıyorum. Parmaklarım, öfkeyle kımıldanıyor telefon ekranımın üzerinde.
Yeşim diye birini tanımıyorum ama son günlerde Yoyo'nun kuyruğu gibi dolanan bir kızın gölgesini gördüm birkaç kez.
Yeşim güzel biriydi.
Zayıf.
Ben: Çocuk şişman mı? (19.10)
Uzun bir sessizlik oluyor ya da gözünü ekrandan ayırmayan bana öyle geliyor. Yine de gelen mesaj hiç tatmin edici değil.
Yoyo: Ne alakası var Cansel ya? (19.11)
Sanki bilmiyorsun, demek istiyorum ama sadece "Olmaz, siktir git." yazmakla yetiniyorum. Sonra da ne kadar rahatsız ederse etsin cevap vermiyorum. Gözlerimin önüne Yoyo'nun ve o Yeşim denen kızın, kahkaha atarak bana "uygun" bir erkek seçmeleri geliyor.
Eski Yeşilçam filmlerindeki gibi abartılı kahkahalarla eğleniyorlar.
Evet, ben şişmanım. Zaten şişman olmasam ve güzel olsam böyle bir hikâyem olmazdı. Daha ciddi ve nefes kesen sahnelerim olurdu.
Ben Cansel, Yoyo'nun deyimiyle Cırcır.
Hadi klişeleşelim.
Bu benim hikâyem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arılar ve Erkekler
Teen Fictionilk kelime: 11 aralık 2022 son kelime: 26 ekim 2024 *dikkat! bu bir çocukluk aşkı hikâyesi değildir* "Yoyo: Dikkat et, sağında arı var. Kendimi tutamadan sağ tarafımı kontrol ettim. Telefonuma döndüğümde homurdanıyordum. Ben: Evet, solumda da sen...