Hâlâ uyanıksanız YKS'ye girecek herkese başarılar dilerim! Umarım her şey gönlünüzce olur. Sınavdan çıktıysanız da geçmiş olsun, kısa bir süreliğine de olsa artık özgürsünüz! 😌
Fırtına öncesi sessizlikte plandan sapan Yoyo'yu kurtardığımız bölüm -2-
Siz: İçeride konuşmak ister misin? (15.57)
Yavuz mesajı atar atmaz hemen gördü, isminin altındaki yazıyor... yazısı bir görünüp bir kaybolduktan birkaç dakika sonra yazabildi.
Yoyo: Annen kızmaz mı? (15.59)
Kızardı. Muhtemelen kimseye fark ettirmeden aşağı inecek ve annem beni kontrol etmek için odama girdiğinde yakalanacaktım. Sonra YGS sonuçlarından önce yaptığından çok daha kötü bir dille eleştirecekti beni. Birkaç cümlesinden sonra annemin sesini kısabiliyordum kafamda ama o ilk birkaç cümlesi o kadar can sıkıcı oluyordu ki test çözerken, arada telefonumu elime alıp Facebook'ta, İnstagram'da takılırken, uzun bir süre sonra kafam kullandığım efordan çok, çektiğim stresten ağrırken ve ya ağlamaya ramak kalmışken ya da ağlayarak yatakta uzanırken cümlelerini düşünmeyi engelleyemiyordum. Aşağı insem, içeri girsem, yine aynı şeyler olacaktı ve ben buna alışıktım. Bu yüzden Yavuz'a mesaj atarken bir an bile tereddüt etmemiştim.
Siz: Kızsın. (16.00)
***
İçerisi yeni temizlenmişti. Yer yer ıslak olan fayanslara dokunmamaya özen göstererek kapının önüne oturduğumuzda konuşmak için bir saniye bile beklemedik.
"Bence bizim o kadar da kasmamıza gerek yok." dedi Yavuz, karnına yasladığı dizlerine sarılmıştı. Gözleri yukarıda bir yerdeydi. Yalnızca apartman pencerelerinin kirlenmiş camlarına bakan manzarasında ne görüyordu bilmiyordum. "Yani sonuçta mezuna kalacağız. Sınavdan sonraya kadar kasmazsak sorun olmaz bence."
Tembelce iç geçirdim. Sırtım, çürük tahta kapıya yaslıydı. "Ben de bizi tanıyorsam o zaman da kasmayız ki. Biz ertelemekle lanetlenmişiz*."
Kaşlarını çatarak bana baktı. "Bir kültürlü konuştun gibi geldi ama çakamadım. Nerede geçiyor bu?"
Gülerek karşılık verirken doğruldum. Omzumu ona çarptığımda savrulmadı. O da yavaşça bana karşılık verdiğinde birkaç saniye daha sessizleştik.
"Eser'e hediye aldın mı?"
Değişen konuya ayak uydurdum. "Evet, sen?"
Biraz duraksayarak bana baktı ama verdiği tek şey garip sessizlikle beraber salladığı başıydı. Yüzü ve gözleri yeniden yukarı döndüğünde oluşan sessizliği elime almak istedim. Ona söylemek istediğim bir sürü şey vardı. Gittiği terapiler, geçirdiği kriz ve Yeşim'de sezdiğim Eser hisleri. Önceliğim olarak Yavuz vardı. Önce ona kızmayı planlıyordum. Kızacaktım çünkü kim bilir ne densizlikler etmiştim o psikolojisini düzeltmek için uğraşırken. Kızacaktım çünkü ben nasıl bu kadar dikkatsiz ve ilgisiz olabilirdim arkadaşım hayatı boyunca kriz geçirip durmuşken? Kızacaktım çünkü mesela nasıl ben bilmezdim de Yeşim bilebilirdi tüm bunları. Kızacaktım çünkü bana nasıl söylemezdi? Biz birbirimiz hakkında her şeyi biliriz. Biz birbirimize her şeyi anlatırız.
"Bana bunu niye anlatmadın oğlum?" diye girmeyi planlıyordum konuşmaya. Sonra onun cevap vermesine izin vermeden "Ben bunu anlamayacak, bununla dalga geçecek kadar sığ biri miyim yani?" parlamalarıma devam edecektim. O tek kelime edemeyecekti. "Benimle neden konuşmadın?" diyecektim. "Bana neden konuyla ilgili tek kelime bile etmedin ki. Seni anlardım." O an kafamda sadece Yoyo, geçirdiği krizler; Yavuz ve herkesten sır gibi sakladığı terapileri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arılar ve Erkekler
Novela Juvenililk kelime: 11 aralık 2022 son kelime: 26 ekim 2024 *dikkat! bu bir çocukluk aşkı hikâyesi değildir* "Yoyo: Dikkat et, sağında arı var. Kendimi tutamadan sağ tarafımı kontrol ettim. Telefonuma döndüğümde homurdanıyordum. Ben: Evet, solumda da sen...