8

323 48 36
                                    

"İçim kan ağlıyor sanmıştım, regl olmuşum." bölümü

Bir insanla çocukluktan beri tanışık olmak, ondan ayrılmamak, ona bakarken aynaya bakıyormuşsunuz gibi hissetmek güven verici bir çok hissi birbirine bağlar ve hoş bir kurdele haline getirip hediye olarak sunar size.

Bazen de iki insanın birbirine bağlanması öyle çok da matah bir şey değildir çünkü hep birbirinizin yanınızdasınızdır. Hep ama. Hep.

Her türlü ilki beraber yaşarsınız ki başlıktan da anlayacağınız üzere benim de ilk sancılı regl deneyimim tek başıma gerçekleşmemişti.

Normalde regl dönemlerim rahatsız edici olmasına rağmen fiziksel olarak beni zorlamazdı. Ruhsal sıkıntılarımın hedefi annem, bazen (izin verdiği kadarıyla) babam, bazen kardeşim ve bazen de Yoyo olurdu. İlk kez ölecekmişim gibi sancı çektiğimde lisenin ilk senesindeydim ve -şaşırılmaz belki- yalnızdım.

Okula beraber gitmek için Yoyo'yla sözleşmiş ve sabahın köründe evden çıkmak için hazırlanıyordum. Ağrı, elbette ki bir anda ve hızla gelmedi. Hafif hafif başlamıştı ve ben de hafif bir ağrı kesiciyle geçeceğini ummuştum. Hazırlanırken geçmesi için dakikalar sayıyordum. Okul tişörtümü giydiğimde bir şeylerin ters gittiğini fark etmiştim ama elimi ayağımı benden çeken şey, kasıklarımdan vücuduma yayılan acıydı. Canım bir anda çok yandı ve ben de sızlanarak yatağıma girdim. Kendi içime iyice büründüm. Yüzümü yastığıma gömdüm. Bacaklarımı kalçamın altına aldım ama çoğu zaman ileri geri anlamsız bir çabayla yatakta hareket edip duruyordum.

Bir yerde acı öyle katlanılmaz oldu ki ağlamaya başladım ve duyabildiğim tek şey hıçkırıklarım oldu.

İç geçirmelerim, sızlanmalarım, inleyişlerim...

Dakikalarca öyle durdum çünkü bilmiyorum, muhtemelen geçeceğini umuyordum. Sancı ara ara yükseliyor, bazen şiddetini arttırıyordu ki en berbat zaman azalan şiddetin taşak geçer gibi bir anda artmasıydı.

Kendi hâlimde bekleyişimi sürdürürken odamın kapısı hareketlendi. Yoyo, bugün bile unutamadığım bir dikkatle bana bakıyordu. Anlamamıştı çünkü ben bile ne olduğunu pek anlamamıştım. Ondan da mantıklı hareketler beklemek haksızlık olur.

"N'apıyorsun." dedi sonunda. Anlamak istiyor gibiydi. Yorgana sarılmış bektaşi gibi ileri geri sallanırken yüzüm yastığa gömülü garip sesler çıkarıyordum Allah aşkına.

"Git başımdan." dedim ben de çünkü zaten bir bok bilmiyordu, bir de onunla uğraşamazdım. Herhalde Yoyo o sıra ağladığımı anladı ve odanın içine girme cesaretinde bulundu.

"Neden ağlıyorsun." Şaşırdığı belli oluyordu ama korkuyor da gibiydi. "Bi' yerin mi ağrıyor. Annenler nerde."

Yoyo'nun sonradan anlatacağına göre kapıyı çalmış. Zil arada tutukluk yapsa da birkaç kez çalmış ama ben duymamışım. Okula beraber gideceğimizi unuttuğum için (acı çekiyordum çünkü) telefona falan da bakmadım. En azından ona "Sen git" falan derdim ama demedim. O da kapının önüne sakladığımız yedek anahtarla girmiş. "Ne bileyim ben." demişti benden bunu kimseye söylemememi isterken. "Başına bir şey geldi sandım."

Ki haksız da sayılmadığı için sessiz kaldım ben de.

Ne zaman konuşmayı kestim, bilmiyorum. Yoyo'nun sorularının bitmeyeceğini ve benim de verecek -oysaki n'olacak ki söylesem- cevaplarım olmadığı için sinirlenmiş ve ağlayışımı büyütmüş olabilirim. Zaten bir yerden sonra acı alışkanlık hâline geldi ama üzüntüm ve öfkem gittikçe büyüdü. Acı çektiğim için ağlamaktan çok sinirden ve üzüntüden ağlamaya başladım.

Arılar ve ErkeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin