19 (2. Kısım)

182 35 16
                                    

"En çok rahat ettiğin yerde uyumaya çalıştığını düşün Yavuz." bölümü 2

Bir tepki vermeden önce içeride kaldığımız bilgisini çoktan sindirmiştim. Verdiğim tek tepki bıkkınca oflamaktı. Yavuz'un herhangi bir tepki verdiğini hatırlamıyorum ama zaten tüm ilgim çoktan karanlığa alışmış gözlerimle yavaşça sıkıştığım yerden kalkmak ve kapıya doğru eşyalara çarpmadan ilerlemekti.

Tabiri caizse boku yediğimizi biliyordum; okulun, öğrencilere girilmesi yasak yerinde kilitli kalmıştık ve kim bilir sesimizi ne zaman duyuracaktık. Önce öğretmenler sonra velilerden azarlar yiyecektik ve zaten Yoyo'yla ne zaman bir araya gelsek hep başımızı belaya sokacak hamleler yapıyorduk. Şaşırmayacaklardı ama öncekinden çok daha kötü bir şekilde kızacaklardı bize.

"Of, niye kapandı bu ya!" diyerek kapı kolunu zorlasam da asla açılmayacağını biliyordum çünkü bozuktu. Sadece dışarıdan açılıp kapanabiliyordu. Okulda bilinen bir şeydi bu, nasıl kapandığını umursamadan yumruğumu geçirdim ve olabildiğince seslendim. "Kimse yok mu? ALOOO! İÇERİDE KALDIK! AÇINSANIZA KAPIYI!"

Birkaç kez daha yumruk indirsem ve avcumun içiyle de vursam da sonunda elim acıyınca sessizce kapının öte tarafını dinlemeye çalıştım.

Ses yoktu.

"Dersteler herhalde," dedim ağzımın içinde mırıldanarak. Bayadır buradaydık ve birkaç dakika sonra çalacak zilin sesini duyardık. O yüzden arkama dönüp Yavuz'a bakacakken ayağım bir şeye takıldı ve tökezledim.

"Ağzına sıçayım senin." diye sektikten sonra bir adımda zaten Yavuz'un yanındaydım. "Yavuz?" dedim sessizliğine. Hâlâ oturduğumuz yerdeydi ve kımıldamıyordu. "Ders ne zaman biter sence? Telefonun yanında mı?"

Cevap vermedi.

"Kanki?" dedim önünde eğilerek. "Cevap versene be!"

"Ders bitti." dedi kısık bir sesle, gözleri kapalıydı. O an fark ettim, nefesleri kesik kesikti ve kasılıyordu. Ağzından nefes alıp veriyordu, hareketsiz duruyordu -ki Yavuz çok nadir hareketsiz dururdu. Bir terslik olduğunu anlamalıydım ama dediği şeye takıldım. "Nasıl ders bitti? Son ders değil miydi?"

Cevap vermedi. Nefesiyle ilgilenmeye çalışıyordu ve hafifçe hareketlendi. Dizlerini yere koydu ve ben ona yer açmak için çekilirken yerden destek alarak ayaklandı. Kapıya gidiyordu. Peşinden gittim. Ne kadar zamandır burada olduğumuzu çözmeye çalışıyordum ama Yavuz'da bir gariplik vardı.

Elini sertçe kapıya geçirdi ve kapı kulpunu zorladı.

Kıracaktı, zaten bozuktu, açılmıyordu, bir de kapının kolunu kırarak fazladan bir azar daha kilitleyecekti bize.

"Uğraşma, açılmıyor." dedim arkasından, hızla bana doğru dönüp sırtını kapıya yasladığında yüzündeki korkuyu gördüm.

Nefesleri gittikçe sertleşti ve hızlandı. Beni itti ve arkama geçti. Bir şey anlayamadığım için öylece onu izliyordum. Büyütülen şeyin ne olduğunu anlayamıyordum. Onu ilk kez böyle görüyordum ve Yavuz "Sıkıştım." dedi.

"Sıkıştın mı?" dedim. "Çişin mi geldi?"

"Nefes alamıyorum." Ellerini dizlerine dayadı. Başı neredeyse karnıma değiyordu. Birazcık gerilediğimde kapıya sırtım çarptı. "Telefonun yanındaysa birilerini arayabiliriz." dedim sakince.

Hıçkırdı.

Hıçkırdı ve ben o an, artık ters giden neyse, peşinden gitmeye başladım.

"N'oluyor ya?" dedim korkarak. "Neden ağlıyorsun? İlla çıkarız buradan. Korkulacak bir şey yok."

İnledi, kendi içine biraz daha büründü ve sonunda o kadar hızlı bir şekilde üzerime geldi ki attığım hafif çığlığı kendim bile sonradan duydum. Hızlanan nefesleriyle beni kapıya yasladı ve elinin ucuyla sertçe vurdu peş peşe. "AÇIN! KAPIYI!"

Arılar ve ErkeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin