Eserin cahilliğin mutluluk olduğunu kabul ettiği mucizevi bölüm -2-
Beraber salondan çıktık.
Aramızdaki suskunluk salondan çıkana kadar sürdü. Hatta AVM'nin çeşitli yerlerine koyulmuş masalara geldiğimizde dahi tek kelime etmedik. Önce gerçekten de kafaya takmamaya çalıştım çünkü yani arada böyle sessizlikler olur, değil mi? İki kişi farkında olmadan düşüncelere dalar, birbirlerini sonradan fark ederler falan? Oluyor böyle şeyler ama Eser'in yüzündeki düşünceli ifadeyi hiç sevmedim. Bir şeyden rahatsız olmuş gibiydi. Ben ara ara ona bakıp onu yoklamaya çalışsam da onun gözleri hiç bana değmiyordu ve ben de pes ettim.
Bir an gerçekten de hiçbir şey demeyerek ayrılacağız sandım, birbirimize tek kelime bile etmeden Whatsapp'tan engelleyeceğiz sandım ama öyle olmadı. Eser bir masaya oturup bir şeyler içelim mi diye sordu ve ben de kafamı salladım. Ortalarda bir yerlerde boş bulduğumuz bir masaya oturduk ve o bana bir kola, kendisine de bir ayran (hiç sorgulamayın, ben denedim işe yaramıyor) almak için uzaklaştı. O yokken telefonuma bakma gibi bir gaflette bulundum.
Yoyo: Nasıl gidiyor? Öküzlük yaptı mı? (16.17)
On dakika kadar önce atmıştı mesajı. Suratımı asmamaya çalışarak cevap verdim çünkü aslında elde tutulur bir sorun yoktu ortada. Belki de her şey benim kuruntumdu.
Ben: Hayır, gayet iyiyiz. Sinemadan çıktık, içecek bir şeyler almaya gitti. Onu bekliyorum. (16.29)
Bir süre görüldü olmasına rağmen hiç cevap yazmadı.
Yoyo: Mutlu musun? (16.32)
Kaşlarımı çatıp mesaja baktım. Neyden emin olmak istediğini anlayamıyordum. Soruları neden bu kadar olumsuzdu? Yani sanki kötü bir şey olması gerekiyormuş da olmadığından emin olmak istiyormuş gibi davranıyordu. Ne demek istiyordu yani? Buluştuğum kişi kim olursa olsun mutlaka Çınar'a mı dönüşecekti? Bana şans verse de vermese de mutlaka benden sıkılacak ve beni bırakıp gidecek miydi? Eser'le beni tanıştıran Yoyo'ydu. Bu erkeklerin derdi neydi böyle?
Ben: Elbette mutluyum. (16.33)
Sinirlenmemeye çalışarak devam ettim.
Ben: Neden mutlu olmayayım ki? Her şey yolunda. (16.33)
Bir saniye kadar sonra cevap geldi.
Yoyo: Emin misin? (16.33)
Mesaja bir an kadar bakakalsam da Yoyo'nun kendinden emin, her-şeyi-biliyorum sesiyle mesajı yeniden okuduğumda gözlerim hızla kaldırdığım kafamdan bile daha hızlı hareket ederek etrafı taradı. İlk durağım, bana kaşlarını çatarak bakan Eser olsa da çaktırmamaya çalıştım ve etrafıma biraz daha baktım.
Kimse yoktu.
Ama ben biliyordum ki Yoyo'nun bir yerlerde var olabilmesi için ille de onu görmem gerekmiyordu.
"İyi misin?" dedi Eser. Gittiğinden çok daha iyi bir ruh hâlindeymiş gibi gülümsüyordu. Neyse ki gülümsemesi o kadar güzeldi ki yüzümün yumuşaması için bilinçli hareket etmem gerekmemişti.
Başımı hevesle salladım ve Yoyo'nun mesajına cevap vermeyerek içecekleri masaya koyan ve karşıma oturan Eser'e verdim dikkatimi.
Sonuçta biz ergendik. İlk buluşma için gayet iyi gidiyorduk bence. Çok fazla romantik komedi, gençlik dizisi izlediğimden mi ne, galiba bazı şeyleri gözümde büyütmüştüm. Endişelenecek bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arılar ve Erkekler
Teen Fictionilk kelime: 11 aralık 2022 son kelime: 26 ekim 2024 *dikkat! bu bir çocukluk aşkı hikâyesi değildir* "Yoyo: Dikkat et, sağında arı var. Kendimi tutamadan sağ tarafımı kontrol ettim. Telefonuma döndüğümde homurdanıyordum. Ben: Evet, solumda da sen...