☠️80☠️ Melez Dağı Savaşı

218 18 402
                                    

"Bu nasıl..." diye söze başladı Leyl ama tutulduğu öksürük krizinden dolayı cümlesini bitiremedi.

"Onların neler yapabildiğini bilmiyorsun." dedim. "Eğer onlarla beraber savaşmış olsaydın, şimdiye kadar Sarı'yı ve diğerlerini bulmuş olabilirdin."

Leyl öksürükleri arasında gülümsedi ve "Sarı'yı..." dedi. Birkaç saniye düzenli nefes alabilmek için bekledikten sonra devam etti. "Onu bulmama gerek yok. Zaten nerede olduğunu biliyorum." İşaret parmağı ile şakağını gösterdi ve gözlerini kapadı. "Gözlerimi kapattıktan bir süre sonra, sevgili kardeşimin aklından geçen her şeyi duyabiliyorum." Tekrar açtı gözlerini ve gamzelerini ortaya çıkararak bana baktı. "Bu başından beri böyleydi."

Şaşkınlık içerisinde onu dinliyordum. Bana neden söylemediğini, Sarı'nın da başından beri bizim yanımızda olduğunu benden neden sakladığını anlamaya çalışıyordum. "Neden?" diyebildim sadece. Aklımdan geçen onca düşünceye rağmen, söyleyebildiğim tek şey bu oldu.

"Ona ne diller döktüm, Başkan'ın nasıl biri olduğunu kaç kere anlattım, tahmin bile edemezsin. Her şeyi en başından anlattım. Yaşadıklarınızı... Kendisinin kim olduğunu, Arm'da neler yaptığını, annemizin isteğinin ne olduğunu... her şeyi!" Birkaç kez daha öksürdü ama kaldığı yerden devam edebildi. "Bana güvenmedi. Ama en azından onlara da tam olarak güvenmedi. Van, Ayns ve Ün... O üçü ondan hep kuşkulandılar ve Sarı da bu sayede benim anlattığım her şeyi kendisine sakladı. Emin olduğu ve güvendiği tek bir şey vardı. Arm'da her ne yaptıysa bir hataydı ve bunu kendi yolu ile düzeltecekti."

"Arm'da yaptığı hata..." diye mırıldandım.

"Efsane sekizin oluşmasına neden olmak. Evet yani sen." dedi Leyl. Cümlesi bitince kahkaha atmaya çalıştı ama nefessiz kalarak iki büklüm oldu. Lanetli avcılardan birkaçı hemen yanına koştular ve doğrulmasına yardım ettiler. "Yine aynı şeyi yaşadı." dedi öksürüklerinin arasında. "Seni gerçek dünyada gördüğü anda, sana tekrar aşık oldu." Bu kez gülmeyi başarmıştı. "Kendisi bile ne olduğunu anlayamıyordu ama ben onun zihninde duyduğum şeylerden mest oluyordum. Senden kaçmaya çalışıyordu. Senin olduğunu öğrendiği yerlere gelmemek için kendisine saçma sapan işler icat ediyordu ama tehlikede olduğunu öğrendiğindeyse, yardıma koşmasını engelleyemiyordu."

"Hayır." dedim. "Beni ilk gördüğü anda olmuş olamaz."

Leyl gülümsedi. "Öyle mi dersin? Avcıların seni bulamaması için herhangi bir avcının kanı ile yakınman gerektiğini nasıl öğrenmiştin Beyaz?"

Nasıl olduğunu çok iyi hatırlıyordum. Sarı, diğer avcılar karşısında güçsüz kaldığım bir anda yanıma gelerek beni güçlendirmişti. Üstelik gücümün yerinde olduğunu görünce çok şaşırmıştı. Daha sonra da ilk avcı dostlarımdan Alfa'nın boynunu tam karşımda keserek, onun kanı ile adeta yıkanmamı sağlamıştı.

Hayır, hayır ama bana bakışlarının nasıl olduğunu da çok iyi hatırlıyordum. Benden nefret ediyordu. Beni karşısında görmekten iğrenir gibi bakıyordu bana. "Git buradan Beyaz." demişti! Bilerek mi yapmıştı yani? Başından beri her şeyi... Beni korumanın yolunu bana göstermeye mi çalışmıştı? Hepsi bir oyun muydu?

"Ya da şu polis arabası ile birlikte gelmesi..." diyerek düşüncelerimin arasından çekip çıkardı beni Leyl. "Hani şu diğer sevgilin Kırmızı ile beraber... Veya melezlerle savaşında sana ilk saldıran olarak..."

"Tamam." dedim sertçe. "Sarı'nın hep benim tarafımda olduğunu en başında anlamalıydım belki ama anlayamadım. Şimdi ise onu bulmak istiyorum. Bu savaşı onunla beraber bitirmek istiyorum."

Leyl, lanetli avcılarının yardımıyla iyice doğruldu ve dikkatle gözlerimin içine baktı. "Onu bulmak istemenin başka bir sebebi yok mu sence? Kurtarılması gereken birileri mesela?"

(2)Ver o telefonu bana Arman! Zor kullanarak almak istemiyorum senden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin