İlk iş olarak yaptığımız hatayı düzelttim. Daha sonra adını Omega koyacağım yenidoğanın boğazını kestim ve kanıyla güzel bir duş aldım. Tabii aynı şeyi Leyl ile de yaptım ama onun zaten açık yarası vardı, onu kullandım.
Daha sonra kendi avcılarıma döndüm. Acı içinde yerde kıvranıyorlardı. Hiçbirinin bilinci yerinde değildi. Bana bildikleri tüm hakaretleri ediyorlardı ama acı çekmekten başka hiçbir şey yapamıyorlardı.
"Bunların sana sadık olduğuna emin misin?" diye sordu Macellan şüpheyle. Sürekli etrafa bakıyordu. Bulunduğumuz yer bir gökdelenin terasıydı ama sanırım yeterince güvenli olduğunu düşünmüyordu.
"Kendilerini kaybettiler. Onları beslemem gerekiyor." dedim.
Leyl yarasını tutarak bana döndü. "Tüm bunları kendi başına mı çözdün?"
'Evet' anlamında başımı salladım. Aslında ona çok kızgındım. Avcı kanının beni gizleyeceğini bildiğine emindim ama o, yine de bana söylememeyi tercih etmişti. Aklınca ona güvenip güvenmeyeceğimi görmek istemişti. O rüyasız kadını, sırf o dedi diye aktive edip etmeyeceğimi merak etmişti. Tıpkı kardeşi gibi... Bana sormadan, benim yerime kararlar vermişti ve beni istediği şeyi yapmak zorunda bırakmıştı.
Macellan'ın yanındayken bir şey diyemedim çünkü Leyl'den yeterince şüpheleniyordu zaten. "Onları nasıl kurtarabilirim çektikleri acıdan?" diye sordum Leyl'e sadece.
"Beslemekten kastın, senin insanlara uyguladığın etkileri yemeleri ise eğer, bu üzerlerindeki avcı nesnesi lanetine hiçbir şey yapmaz." Derin bir nefes aldı ve yüzünü buruşturarak devam etti. "Sana zarar vermeleri gerekiyor. Bu, lanetin etkisini yavaşça ortadan kaldıracaktır."
"Saçma!" diye çıkıştı Macellan.
"Hayır değil." dedim yavaşça. "Onları beslemeyi öğrenmeden önce, delirdikleri zaman böyle düzeltiyordum."
Macellan şaşırmış bir şekilde gözlerimin içine baktı. "Neden beni bulmaya çalışmadın önce?" diye sordu.
Cevabı çok basitti. "Çünkü kimseye güvenemiyorum." dedim. "Çünkü her şeyi kendi başıma yapmak istiyorum. Eğer tüm bunların sonunda birileri ölecekse, ilk ben ölmek istiyorum."
Daha fazla beklemedim. Gücüm inanılmaz derecede azalmıştı ama yine de avcı arkadaşlarımı düzeltmek adına onlara yardım ettim. Kendi ellerimle onlara birer çakı verdim ve gönül rahatlığı ile bana zarar vermelerini bekledim.
İlk olarak Alfa kendine geldi. Benim yerimden kıpırdayamayacak kadar bitkin olduğumu farkettiği anda yanıma koştu. Onun ardından Beta2 doğruldu ve ikizler iyileşirken yanlarında bekledi. Omega kendine geldiğinde ise dördü de onu eğitmeye hazırdı. Bizi hiç uğraştırmadan, kendi arkadaşlarının hakkından kendileri geldi. Bazen güzelce anlattılar, bazen katlanamayıp boynunu kırdılar ama sonunda onu sakinleştirdiler.
Onlar birbirleri ile uğraşırken, Macellan yanıma oturdu. Onun konuşmasına izin vermeden, ben başladım. "Bizi nasıl buldun?"
"Avcı bıçağı... Yere değdiği anda dünyanın çektiği acıyı hissettim ve bir melezin seninle savaştığını düşündüm."
Leyl... Bilerek yapmış olabilir miydi? Macellan'a nerede olduğumuzu gösterebilmek için o bıçağı bilerek Omega'ya o kadar sert saplamış olabilir miydi?
"Seni de gücüne kavuşturmalıyız. Şu ressam kızın atölyesine ışınlanmaya ne dersin?" diye sordu Macellan sessizliğimi bozarak.
"Harika olur." dedim. "Ama önce onu da iyileştirmeliyiz." Parmağımla Leyl'i gösteriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(2)Ver o telefonu bana Arman! Zor kullanarak almak istemiyorum senden!
FantasyTELEFONA İHTİYACIN YOK! Evet var! Her geçen gün gücüm azalıyor ve güçlenmek için o aşağılık diyarla bağ kurmam gerektiğini biliyorum! ORAYA TEKRAR GİTMEK ZORUNDASIN BEYAZ. Hayır! Telefonu alırsam bu bana planladıklarımı yapacak kadar zaman kazandırı...