Avcılar... Onların geleceğini tamamen unutmuştum çünkü Alfa ile uzun zamandır beraber dolaşmamıza rağmen kimse gelmemişti. Neden olduğunu bilmiyordum. Belki de Azgın'a girmediği içindi ama emin değildim. Rüya kaynaklı nesne oraya gittiği anda diğerleri tarafından kolayca bulunabiliyorlardı. Yine bulunmaması çok saçmaydı. Bir sebebi vardı mutlaka ama henüz öğrenememiştim.
Bunu daha sonra düşünmeye karar verdim ve önümde duran soruna odaklandım. Az önce etrafımızda bulunan tüm rüyasızların göz bebekleri kararmıştı. Rüyalılar da hareket etmeden bana bakıyorlardı. Muhtemelen avcılar onları kontrolleri altına almıştı. Kendilerine tehlike oluşturabilecek kimse yoktu ama yine de atağa geçmiyorlardı. Dikkatle bana ve biraz arkamda duran Alfa'ya bakıyorlardı.
"Git ve muhteşem üçlüden birine haber ver." dedi, diğerine göre birkaç adım önde duran avcı. "Efsane sekizin yanında, herhangi bir valiye bağlı olmayan bir avcı var."
Vali... Bilmediğim, avcılar ve dünyaları ile ilgili, yine bana anlatılmamış olan bir ayrıntı!..
"Vali nedir?" diye sordum karşımda kalan avcıya. Diğeri hızla geri gitmişti ve uygun bir ortam bulduğunda kendini ışınlayacaktı.
Karşımdaki avcı ise gülümsedi ve "Bunu söyletmek için gücünü kullansana savaşçı." dedi.
Allah kahretsin! İşte o an anlamalıydım! Benden neden gücümü kullanmamı istediklerini şimdi anlıyorum! O duman gözler... Onlar beni izliyordu çünkü güç kullandığımı gördükleri anda, bunu gözlerindeki dumanla avcıya iletiyorlardı! Onların gücüme karşı bağışıklık kazanmalarını sağlıyorlardı!
Aaaaıııııhhhh! Bunu şimdiye kadar anlamadığıma inanamıyorum! Allah kahretsin!
Tamam, sakin!
Tamam yok bir şey, kendime sinirlenmeyi bırakıp anlatmaya devam etmeliyim.
Offf ama ya! Offf!
......
Neyse! Pekala... Nerde kalmıştık?
Ona istediği şeyi vermedim. En azından ilk atağı onun yapmasını istiyordum çünkü duman gözlüler beni izliyordu. Onların ne işe yaradıklarını bilmesem de, beni güç kullanırken gördükleri anda aktive olacaklarını biliyordum. Mecbur kalmadıkça bunu onlara yapamazdım.
Gözlerimi kapadım, etrafta başka rüyasız var mı diye hissetmeye çalıştım. Başaramadım. Kimseyi zihnime alıp seslerini duyamıyordum. Gücüm hızla azalıyordu ve nedenini biliyordum. Alfa bana zarar verdikçe gücüm azalmıştı. Bunu ona söylememiştim ama artık emindim. Tekrar eski gücüme dönmek içinse kilometrelerce yol gitmem gerekiyordu. Bana doğru gelen bir güç kaynağı vardı ama çok uzaktaydı.
"Hayrola savaşçı, dilini mi yuttun?" diye konuştu duman gözlülerden biri.
Alfa arkamdan geldi ve dişlerini sıkarak karşısında duran avcıya baktı. "Bu siyah gözlü insanlar da ne? Neler yaptınız siz bu dünyaya böyle?"
"Aklın çok karışmış kardeşim." dedi avcı sadece. Alfa ise onun konuşmasına daha fazla izin vermeden üstüne atıldı.
"Dikkatli ol!" diye bağırdım. "O siyah gözlüler hâlâ birer rüyasız!"
Alfa uyarımı dikkate aldı ve karşısındaki avcıya karşı sadece yumruklarını ve tekmelerini kullandı. Sanki kırk yıllık dövüşçüymüş gibi dövüşüyordu adamla. Muhtemelen hasmı ondan daha güçlüydü ama o, kendisini kontrol ediyordu. Gerçeğe uygun olmayacak bir hareket yaptığı anda yok olacağını biliyordu çünkü. Alfa'nın ise umurunda değildi. Avcıyı yakaladığı anda yerden yere vuruyordu. Üstüne gelen tekmeleri havada yakalıyor, düşmanını olabildiğince uzağa fırlatıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/235032809-288-k85760.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(2)Ver o telefonu bana Arman! Zor kullanarak almak istemiyorum senden!
FantasyTELEFONA İHTİYACIN YOK! Evet var! Her geçen gün gücüm azalıyor ve güçlenmek için o aşağılık diyarla bağ kurmam gerektiğini biliyorum! ORAYA TEKRAR GİTMEK ZORUNDASIN BEYAZ. Hayır! Telefonu alırsam bu bana planladıklarımı yapacak kadar zaman kazandırı...