Tahta kapıya kazıdığım yazı bir saniyeliğine göründü ama sonra yavaşça kayboldu. Ardından kapı gıcırtılar eşliğinde açılmaya başladı. Kapıya değen kılıç ise aniden alev alarak yok oldu.
Yardımcılarım heyecanla kıpırdanmaya başladılar ve gözlerini melezlerle savaşan iskelet askerlerden ayırmadan, geri geri kapıya doğru gitmeye koyuldular.
"Onunla sakın temas etmeyin!" diye bağırdım hepsinin sesini kullanarak. Telaşlanmıştım çünkü kapıya değen kılıç bile yok olmuştu. Kaleyi kaplayan lanetin işlemesi için, bizimle herhangi bir şekilde temas etmesi yeterli demekti bu. "Kulenin zeminine bile ayağınız değerse..." diye söze başladım hemen ama lafımı bitiremedim.
Rüvi aniden sinirirlenip çıldırdı. "Lan, basmadan nasıl içeri gireceğiz manyak karı?!" diye haykırdı.
"Kılıca ne olduğunu gördünüz." dedim sakin bir şekilde. "Yere ayakkabı ile basmamız bile lanetin işlemesini engellemeyecek."
O sırada kapı önümüzde tamamen açıldı ve ayaklarının altında dron benzeri aletler olan iki avcı bizi karşıladı. Kapının önüne kadar geldiler ama bir adım daha ileri geçmediler. Dikkatle beni izliyorlardı. Hareketlerimi, diğerleri ile olan iletişimimi, her şeyi...
"İşte şunların altındakilerden lazım bize." dedi o sırada heyecanla Meri. "Kalem! Bu iş sende!"
"Boşver dronu." diyerek söylendi Rüvi gözlerini karşımızdaki avcılardan ayırmayarak. Ardından sırıtarak ekledi. "Sen bize güzel bir halı çiz Ouz."
ouzhandeniz7 , bedeninin üzerinde hızla bir halı çizimi oluşturdu ve saniyeler içerisinde onu Rüvi'nin önüne bıraktı. yeterli_bakiye de vakit kaybetmeden halının üzerine çıktı, kenarlarından birinin tam ortasına da asasını sapladı. Halı aniden yerden yükseldi ve Rüvi kahkahalarının eşliğinde bize seslendi. "Atlayın millet! Uçan halı ile kule turu yapalım!"
Dediğini yaptık ve hep beraber Rüvi'nin kontrolündeki halının üzerine çıktık. Birlik içindeydik. Hepimiz aynı anda aynı düzlemin üzerindeydik ve kaleye dair hiçbir şeyle temas etmiyorduk. Uçabilen yardımcılarımla beraber her an, her şeye hazır olmak adına tetikte bekliyorduk. Rüvi halıyı yavaşça kapıdan içeri sokarken, bizler de dikkatle etrafı inceliyorduk.
Karanlık geniş bir koridora girmiştik. Az önce bizi karşılayan avcılar görünürlerde yoklardı artık. Her yer karanlıktı ve içerilere doğru iyice ilerledikçe, karanlık bizi yutmaya başladı. Duvarlarda yanan meşaleler vardı ama kendilerinden başka hiçbir şeyi aydınlatmıyorlardı. Göz gözü göremeyecek kadar karanlığa boğulmaya başladığımızda, Ben_Merry 'nin parlak kristal küreleri ve Mer_Luna 'nın kanatları üzerinde oluşturduğu dolunay sayesinde önümüzü daha rahat görebilir olduk.
"Asamı kullansana geri zekalı!" Rüvi pürdikkat uçan halıyı kullanıyordu ama daha iyi bir aydınlanma için, onun asasından kendimde de oluşturmamı öneriyordu. Bense dikkatle etrafı incelerken donakalmıştım adeta. Neden kimsenin yanımıza gelmediğini, Leyl'in bizi neden karşılamadığını çözmeye çalışıyordum. Rüvi'nin sesi ile kendime geldim ve dediğini yaptım. Etrafı aydınlatma büyüsü ile kulenin koridorunu tamamen gözler önüne serdim.
Kendilerini aydınlatan meşalelerin arasında simsiyah mazgallar görünüyordu artık ve her birinden bir çift göz bizi izliyordu. Onlar lanetli avcılar olmalıydı. Bize hâlâ tam olarak güvenemiyorlardı ve bu yüzden kontrollü bir şekilde içeri girmemizi sağlıyorlardı. Kapıyı açmaya gelenler de, biz içeri girerken güvenli bölgelerine geri kaçmış olmalılardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(2)Ver o telefonu bana Arman! Zor kullanarak almak istemiyorum senden!
FantasíaTELEFONA İHTİYACIN YOK! Evet var! Her geçen gün gücüm azalıyor ve güçlenmek için o aşağılık diyarla bağ kurmam gerektiğini biliyorum! ORAYA TEKRAR GİTMEK ZORUNDASIN BEYAZ. Hayır! Telefonu alırsam bu bana planladıklarımı yapacak kadar zaman kazandırı...